Tarih boyu Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki tartışmalardan birisi de Tevrat’ta Hz. Muhammed Aleyhisselam’a dair bir işaret ve haberin olup olmadığı konusudur.
Tevrat’ta Hz. Musa’nın ağzından nakledilen “Tanrı’n Rab aranızdan, kardeşlerinden benim gibi bir peygamber çıkaracak” cümlesi yer almaktadır.(Tevrat, Tesniye 18/15)
Aynı ifadeler bir kaç satır sonra bu defa Tanrı ifadesi olarak yer almaktadır; “Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisinebuyurduklarımın tümünü onlara bildirecek.” (Tevrat, Tesniye 18/18)
Bu ifadeler bugün elimizde bulunan Tevrat’ta yer almaktadır. Daha bunların dışında Hz. İsmail ve Hz. Hacer’le ilgili ifadeler de bulunmaktadır, ilerleyen bölümde göreceğiz.
Şimdi hepimizin aklına aynı soru gelmektedir; “Peki, Yahudiler ne düşünüyor Tevrat’taki bu ayetler hakkında?”
Bu sorunun cevabını vermeden önce Peygamber Aleyhisselam döneminde Medine’deki bir iki olayıhatırlatmayı da uygun görüyorum:
Medine Yahudilerinin “Son Peygamber” beklentilerini hepimiz biliyoruz. Aslında Yahudilerin Medine’ye nereden ve niçin geldikleri de bir o kadar önemlidir.
Son peygamberin hicret noktasının Medine olduğunu bildikleri için bir kısım Yahudilerin Babilsürgününden sonra Kudüs’e değil Medine’ye geldiklerine dair rivayetler vardır. Medine’ye yerleşen Yahudiler de Tevrat ve daha sonraki Yahudi metinlerinden öğrendiklerine göre hareket etmiş olmalıdırlar.
Hendek savaşının hemen ardından Allah Teala’nın emri üzerine Müslümanlar Kureyza Yahudilerinikuşatmışlardı, çünkü Kureyza Yahudileri Müslümanlarla olan anlaşmalarını bozmuşlar, onlara ihanet etmişler, müşriklerle bir olarak Müslümanları arkadan vurmuşlardı. On beş gün süren bu kuşatma sonunda Yahudiler teslim olmak zorunda kalmışlardı. İşte bu esnada Kureyza Yahudilerinin kendi aralarında çok önemli konuşmalar cereyan etmiştir. Kureyza Yahudilerinin reisi Ka’b bin Esed şunları söylemiştir:
“Ey Yahudi cemaati, size üç teklifte bulunuyorum; Birinci teklifim; gelin bu adama tabi olalım! Onun Allah’ın rasûlü olduğunu, özelliklerinin kitabınızda yazılı olduğunu görmüş durumdasınız. Eğer ona tabi olursanız malınız canınız aileniz güven ve selamette olacak, onun ashabı arasında yer alacaksınız. Siz ona sadece Arap olduğu için, İsrail oğullarından gelmediği için iman etmiyorsunuz.”
“Ey Yahudi cemaati! Hatırlayın, içimizde Şam’dan gelen İbni Hiraş diye alim biri vardı, ölüm döşeğinde demişti ki; Ben Şam gibi suyu bol, her türlü bitkinin bolca yetiştiği bir yeri bırakıp da bir tek hurma ve arpanın olduğu bu kuru toprağa niye geldim biliyor musunuz? Son peygamber şu beldede (Mekke’de) çıkıp buraya (Medine’ye) hicret edecek. Ömrüm yeterse ona tabi olmak için geldim. Size tavsiyem ona tabi olun. Aksi takdirde o kendisine uymayıp ihanet edenlerin erkeklerinin boynunu vuracak, kadın ve çocuklarını esir alacak, bu yetkiyle gelecek...”
Kureyza reisi Ka’b bi Esed, İbni Heyyiban isimli yaşlı bir Yahudi aliminin de aynı şeyleri söylediğini de nakleder.
Bu olayın detaylarını İslam tarihinden Kureyza Savaşıyla ilgili bölümde görebilirsiniz.
Yukarıda verdiğimiz Tevrat/Tesniye ayetlerinin dışında yine Hz. İsmail ve dolayısıyla Hz. Muhammed Aleyhisselam’a işaret eden bölümler vardır:
Tevrat’ın anlatımına göre Tanrı İsmail’in doğumu sırasında “Soyunu büyük bir ulus yapacağım” demiştir.(Tevrat,Tekvin 17/20)
Yine aynı bölümde Tanrı İbrahim Aleyhisselam’a “İsmal ile ilgili olarak seni duydum, onu mübarek kıldım, onu verimli kılacağım ve sayıca çok çok artıracağım” demiştir.
Tevrat’ta Hz. Muhammed Aleyhisselam’a işaret olarak görülen bir diğer ifade; “Tanrı Sina’dan geldi,Seir’den ışıdı, Paran dağından göründü ifadesidir. (Tesniye, 33:2)
Müslüman alimler metinde geçen Sina, Seir ve Paran ifadelerini sırasıyla Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed olarak anlamışlar (Allah’ın selamı üzerlerine olsun)
Yine İbni Kayyım gibi bir çok İslam alimi bu üç ismin Tîn Suresindeki incir ve zeytini Filistin yöresineyani Hz. İsa’ya, Sina dağını Hz. Musa’ya “Beledi’l Emin”i de Hz. Muhammed’e yormuşlardır.
Verdiğimiz bu Tevrat metinlerinde Hz. Muhammed Aleyhisselam’a işaret edildiği hiç bir tereddüde mahal bırakmayacak kadar açıktır. Buna rağmen Yahudi alimlerinin büyük bir kısmı zoraki bir şekilde başka şeylere yorumlamışlardır. Başta en büyük Yahudi alimi ve filozofu Musa bin Meymun bu konuda kendisini çok zorlasa da onun çağdaşı İslam alimleri onu çürütmüşlerdir.
Bu konuda geniş bilgi isteyenlere Doç. Yasin Meral’in Yahudi Düşüncesinde İslam Algısı isimli eserini tavsiye ederiz.