Ömür yolculuğumuzda, ruhumuzu dinlendiren, bizleri huzura, arınmaya, manevi yenilenmeye davet eden, günahlarımızdan arınma imkânı sağlayan ve bizi Rabbimize yakınlaştıran özel zaman dilimleri vardır. İşte bu zaman dilimlerinden biri de halk arasında "Üç Aylar" olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Sevap toplama bahçeleridir de bu aylar. Ahiretimiz için sevap stok ayları da denilebilir.
Bu mübarek aylar ruhumuz iyice ısındıktan, beden kafesinde sıkıldıktan sonra ruhumuzu serinleten, serin bir manevi iklimdir. Hani sıcak yaz aylarında millet bunaltıcı havalardan kaçıp Karadeniz’in serin iklimine sığınmak için bir Karadeniz turuna çıkar ya! Bu da aynen öyle bir durum. Bir Müslüman sene içindeki bu aylara ulaştığında farklı bir zaman diliminden geçtiğini anlar, hisseder.
Ehli imanın ruhu bu aylara giriş yaptığında hemen sinyal verir. Feyiz, bereket ve rahmetle dolu bu güzergâh, 21 Aralık'ta Recep Ayı ile başlayıp cümlenin akışına göre bizi karşılayacak diyeceğiz ama işin aslı bizim onu karşılamamız gerekmektedir.
Peygamber Efendimiz (Aleyhis Selam) bu ayların kıymetini şu hadisiyle vurgular: “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır” (Keşfü’l-Hafâ, Hadis No: 1358).
Akıllı kişi Allah’ın ayından da peygamberinin ayından da kendine bir pay çıkarıp istifade eder. Ramazan Ayı’nda ise istifadenin doruğunu yaşar.
Yine bu ayların başlangıcında yaptığı duayı da birbirimize hatırlatalım: “Ey Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur” (Müsned, s. 259).
Geçen sene de bugünlerde aynı dualarla bu manevi iklime giriş yapmıştık. Sağlık selametle bizi tekrar bugünlere ulaştırdığı için ayrıca da şükretmemiz lazım gelir.
Bu duadan asıl ibadet ayı olan Ramazan ayı için Recep ve Şaban aylarını bir egzersiz, bir antrenman gibi kullanmamız gerektiğini söylesek herhalde yanlış olmaz.
Recep ayı, İslam'dan önce de haram aylardan biri olduğu için savaşlar yasaklanır, varsa savaşlar durur, insanlar güven içinde yaşardı. İslam öncesinde de Recep ayına bir kutsiyet atfediliyordu.
İslam'la birlikte bu hürmet devam ettirilmiş, Regaib ve Miraç kandilleri gibi mübarek gecelerle şereflendirilmiştir. Asırlardır oluşan "Üç Aylar" geleneği, Ramazan'a hazırlığın Recep Ayı ile başladığını gösterir. Bu aylar girdiğinde, Recep ve Şaban aylarından daha çok Ramazan ayını konuşuruz.
Recep'in ilk Cuma gecesi Reğaib Kandili'dir. "Rağbet" kelimesinden türeyen bu gece, Allah Teâlâ'nın kullarına bol bol ihsan ettiği, az ibadete çok sevap verdiği bir rahmet gecesidir. Duaların kabul olduğu, dualara icabet edildiği bu gece; Miraç, Berat kandillerini, Ramazan'ı, Kadir Gecesi'ni ve bayramları haber veren bir haberci gibidir.
Recep'in 27. gecesi ise Miraç Kandili'dir. Bu gece, Allah'ın sevgili Peygamberi Hz. Muhammed'i (Aleyhis Selam) Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya, oradan göklere yükselttiği mucizevi yolculuktur.
Peygamberimize kâinatın sırları gösterilmiş, beş vakit namaz farz kılınmış, müminlere ilahi lütuflar bahşedilmiştir. Rabbimizin ayetlerini seyretme gecesi olan Mi’raç da bu mübarek aylar içinde bulunmaktadır.
Beraat kandili ile taçlanmış Şaban Ayı da bu zaman diliminde bulunan aylardan biridir. Hz. Peygamber (Aleyhis Selam) şöyle buyurur: “Allah Teâlâ, Şaban’ın 15. gecesi rahmetiyle dünya semasında tecelli eder ve Kelb Kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” (Tirmizi, Savm, 39; İbn-i Mâce, İkâme, 191).
Yine başka bir rivayette: “Şaban ayının ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneş batınca dünya semasında tecelli eder ve fecre kadar: Yok mu benden af isteyen, affedeyim; yok mu rızık isteyen, vereyim; yok mu musibete uğrayan, afiyet vereyim...” diye seslenir (İbn-i Mâce, İkâme, 191).
Üç Ayların sonuncusu ve zirvesi olan Ramazan ayı, hayatımızda bambaşka bir yere sahiptir. Bu ay, sadece aç kalmanın değil, ruhu beslemenin, nefsi terbiye etmenin ve kalbi diriltmenin ayıdır. Her ne kadar konumuz üç aylar olsa da Ramazan farklı bir başlık altında geniş bir değerlendirmeyi hak ediyor.
Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi bu ayın içindedir. Ramazan’ın diriltici özelliği de buradan gelir. Peygamberimiz (Aleyhis Selam) Ramazan’ın önemini şöyle ifade etmiştir:
“Ramazan gelince cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur.”
11 ayın sultanı Ramazan ise bambaşka bir faziletle doludur. Kur'an'ın inmeye başladığı, Kadir Gecesi'nin bulunduğu, orucun farz kılındığı bu ay, hayır ve yardım ayıdır. Peygamberimiz (Aleyhis Selam): “Ramazan gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur” buyurur. Ramazan, günahkâr kullar için tekrar kendine gelmesi için bir fırsat sunar. Bin aydan hayırlı Kadir Gecesi, bu ayın baş tacıdır.
Kısacası mübarek bu aylar sevgi, barış, kardeşlik ve hoşgörü duygularının yeniden yeşermesine vesile olmalıdır. Aramızdaki kırgınlıkları, ihtilafları, çıkar hesaplarını bir kenara bırakıp, Allah’ın bizden istediği ve eksikliğini her zaman hissettiğimiz, dillendirdiğimiz o birlik beraberlik şemsiyesinin altına girmeliyiz.
Rabbim, bizleri bu manevi iklimden en güzel şekilde istifade eden kullarından eylesin.
Recep ve Şaban’ı bize mübarek kılsın, bizleri Ramazan’a sağlık ve afiyetle kavuştursun.