Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın azatlı kölesi Sevban (radiyallahu anh)’den rivayet edilmiştir. Dedi ki: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Yakında milletler yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi size karşı birbirlerini davet edecekler.” Birisi: “Bu, o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem); “Hayır, aksine siz o gün kalabalık fakat selin önündeki çerçöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini çekip alacak sizin gönlünüze de vehn atacak” buyurdu. Yine bir adam: Vehn nedir? Ya Rasûlullah diye sorunca, “Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümden kaçmaktır” buyurdu. (Ebu Davud: Sünen 4298, Beyhaki: Delail-ün Nubuvve)
Hadis-i şerifte geçen:
“Milletler”den kasıt küfür ve dalalet fırkalarıdır.
“Size karşı”: yani sizinle savaşmak, var olan gücünüzü kırmak, elinizdeki zenginliklerden, toprak ve mallardan ne varsa hepsini almak için birbirlerini davet edecekler.
“Sofrasına, yemeğine davet eder gibi” yani hiçbir korku ve endişe hissetmeden elinizdekilerini rahatlıkla, yorulmaksızın, zarar görmeden ve engel olacak, çekişecek bir güç olmaksızın alacaklar.
“Siz selin önündeki çer çöp gibi olacaksınız”; yani cesaretleri kırılmış, birbirinden ayrılmış, dağınık, değersiz, ehemmiyetsiz, zayıf ve güçsüz olacaksınız.
Hadisi şerifte, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Müslümanların uğrayacakları güçsüzlüğü “vehn” kelimesi ile ifâde etmiştir. “Vehn” aslında sözlük olarak zayıflık manasınadır. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “vehn” konusunda kendine sorulan soruya, zaafa sebep olacak şeyleri bildirmek suretiyle cevap vermiştir.
Tîbî bu meseleyi; “Zaafın çeşidini öğrenmek için sorulmuş bir sorudur yahut da soruyu soran şahıs, zayıflığın hangi cihetten geleceğini öğrenmek istemiştir.” sözleri ile izah etmektedir. (Avnu’l Ma’bud)
Hadis-i şerif Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın bir mucizesidir. Asr-ı saadetten günümüze bir mesaj vererek gelecekte Müslümanları ne gibi büyük bir tehlikenin beklediğini ve bu tehlikenin sebebinin de ne olacağını bildirerek Müslümanların tedbirli olmalarını istemiştir.
Hadis-i şeriften anladığımıza göre, İslam düşmanları, Müslümanları yok edip kuvvetlerini kırmak için birbirlerini birleşmeye davet edeceklerdir. Bu davet, sofrasına adam davet eden bir sofra sahibi rahatlığı içerisinde olacaktır. Yani nasıl ki onlar için sofraya oturup yemek zor olmayan bir işse, kafirlerin İslam’a karşı birlik çağrısında bulunup Müslümanların zenginliklerini yemeleri de engellenemez bir kolaylık taşıyacaktır.
Kafirler İslam dünyasını önlerine konmuş bir sofraya benzetecekler ve bu cazip sofrayı paylaşmak için birbirlerini davet edeceklerdir. Onları böyle bir işi yapmaya cüretlendiren şey Müslümanların azlığı değil aksine onların takva bakımından güçsüzlüğü ve dünyaya aşırı düşkünlükleri olacaktır. Çünkü ölümden korkan ve dünyaya fazlaca düşkün olanlar, fedakarlıklara katlanamazlar. Herkesin derdi şahsi menfaati, dünyevi çıkarı olup canları ve malları ile katılmaları gereken cihâdı ve cihad için gereken hazırlıkları ihmal ederler. Böylece eskiden olduğu gibi düşmanlara karşı heybetli değildirler ve artık düşmanlar onlardan korkmazlar, çekinmezler.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bu haberi, yakın geçmişte Osmanlı devletinin, birleşen kâfirler tarafından yenilip parçalanması ve bugün Müslümanların zenginliklerinin çeşitli yollar ve Siyonist çabalarla yağmalanması olayı ile ne kadar da uyuşmaktadır.
Özellikle hadis-i şerifte geçen “selin üzerindeki çer çöp” benzetmesi ve “kalpteki vehn” ifadesi günümüz İslam dünyasının içine düştüğü acı durumu net bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Zira Müslümanlar bugün olduğu kadar tarihin hiçbir döneminde bu denli dünyaya dalmamış, bencil olmamış, zevku sefaya müptela olmamış ve bu kadar ölümden korkmamışlar.
Dolayısıyla bu kadar kalpleri birbirinden kopuk, zihinleri birbirinden uzak, birbirlerinden ayrı ve dağınık olmamışlar. Neticede bu kadar aciz, zelil ve değersiz olmamışlar. Bu kadar perişan ve çaresiz kalmamışlar.
Bunun farkında olan dünya kafirleri de birbirlerini davet ederek ve birleşerek her gün başka bir İslam coğrafyasını yağmalamakta ve zenginliklerini çalmaktalar.
Çeçenistan, Afganistan, Doğu Türkistan, Suriye, Irak, Yemen, Libya, Mısır, Arabistan, Tunus… hasılı hiçbir İslam ülkesi ve coğrafyası yoktur ki bilfiil işgalden, yağmadan, çalmaktan ya da kafirlerin hizmetinde olan kukla rejimlerinin zulmünden nasibini almış olmasın.
Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya gibi müstekbir, emperyalist, kafir devletler bir yandan, Rusya, Çin, Hindistan gibi Sosyalist, Komünist, Budist kafir devletler öbür taraftan Müslümanlara saldırmakta, öldürmekte, diledikleri zaman devletlerini, memleketlerini işgal etmekte, namuslarını, mallarını, evlerini, canlarını talan etmektedirler.
Ve bugün ise GAZZE!..
Siyonist Yahudi melunu başta büyük şeytan Amerika olmak üzere dünya kafirlerinin ve İslam ülkelerinin başındaki hain, uşak ve ajan liderlerinin de desteklerini alarak Gazze’de bir avuç Müslümanı vahşice yok etmeye çalışmaktadır. İki milyarlık İslam aleminden ise bir ses çıkmamaktadır.
Gözleri önünde her gün kardeşleri, masum bebekler, yaşlılar, çaresiz kadınlar ve hastalar acımasızca, vahşice katlediliyor, namuslar kirletiliyor, cesetler tonluk bombalarla paramparça ediliyor, gömülen cesetler dahi ya çalınıyor ya da buldozerlerle defnedildiği toplu mezarlar tahrip edilerek yok ediliyor. Evler bombalanıp taş üstünde taş bırakılmıyor. Hayatta kalanlar ise göçe zorlanıyor, göç esnasında dahi hedef alınarak katlediliyor, bir damla suya bir lokma ekmeğe hasret bırakılıyor ve açlıktan ölmelerine çalışılıyor.
Müslümanlar da gözleri önünde vahşi ve yırtıcı hayvanlar tarafından arkadaşları avlanıp parçalanırken kaçıp uzaktan seyreden yabani öküzler gibi sadece bunu seyrediyor.
İşte takva ve Allah yolunda cihadı terk ederek dünya sevgisine ve sonra da ölüm korkusuna müptela olma neticesinde “VEHN” gerçeği ve “selin önündeki çer çöp” haline gelişimiz! …
Peki yok mu bir kurtuluş yolu?
Elbette vardır!
“…Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter…” (Talak: 2-3)
“…Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım…” (İbrahim: 7)
“…Sünnetime ve doğru yolda olan raşid halifelerin sünnetine sımsıkı sarılın! ...” (Ebu Davud: Sünnet 4607, İbn-u Mace: 42)
Allah muvaffak eylesin! … Âmin! …