Dile kolay, tam 21. yıldır yayın hayatını sürdürüyor İnzar Dergimiz… 2004’te başlamıştı yayın hayatına. İstanbul Fatih’te küçük bir daire kiralanıp ilk sayısını “Bismillah” diyerek basmışlardı birkaç dertli adam..
Yazılarını, tashihlerini ve mizampajlarını sırayla yapıyorlardı. Çünkü paraları ancak bir bilgisayar alacak kadar çıkışmıştı. İmkanları çok kısıtlıydı ama “İman varsa imkan da vardır” sözünün ete kemiğe büründüğü bir aşkla kolları sıvamışlardı…
Bunlar İyilik Hareketinin gönül dostları idi. Amaçları para kazanmak değildi. Dertleri birdi; Müslüman halka gerçek kimliğini hatırlatmak ve uyandırmak… Toplumu ifsat eden müfsidleri ifşa ederek zalimlere karşı durmayı öğretmek… Kur’an Azimüşşan ve Sünnet-iSeniyenin evrensel öğretilerini tüm insanlığa İnzar etmekti…
Dergiye yazı yazanlar; öyle tanınan bilinen, isimlerinin önünde uzun kuyruklu unvanları olan kişiler değillerdi. Hemen hemen birçoğu “Rabbim Allah’tır” dedikleri için atıldıkları zindanları Medrese-i Yusufiye’ye çeviren mümtaz şahsiyetlerdi.
Her birinin on, on beş, yirmi beş yıl kaldıkları süreyi duayla, ibadetle, okumakla, tefekkürle geçirdikleri zindanlardan yazdıkları yazıların okuyanlar üzerindeki tesiri o kadar etkiliydi ki,derginin tirajı kısa süre içerisinde yirmi binleri bulmuştu. O yazarlar, birilerinin üniversitelerden ya da okuduğu kitaplardan edindiği teorik bilgilerle yazan yazarlar değillerdi.
Onlar, Allah’ın davasını yüceltmek uğruna işkencelere maruz kalmış, şehadete göz kırpmış, yalan ve iftiralarla zindanlara atılmışlardı. Kalplerine ayet ayet nakşettikleri Kur’an ve Sünnet çerçevesindeki yaşamları, her konuştuklarını etkileyen ve yazdıklarıyla gönülleri fetheden alimlere dönüşmüşlerdi.
Onlar, Mekke’de şehadet şerbeti içen Yasir ve eşi, işkencelere uğrayan Bilal-i Habeşi ile Habbab bin Eret; ailesini, şehrini terk ederek hicret eden Cafer-i Tayyar, Musab bin Ümeyr gibi süreçlerden geçen Peygamber Sevdalısı günümüz sahabeleriydiler adeta..
Çünkü tarih bir kez daha tekerrür ediyordu. 1400 yıl öncenin müşrik düzenini yöneten Ebu Cehil’ine, kral olma hayali suya düşen İbn-i Selül’üne özenen günümüzün Kemalist, Marksist, Leninist, FETÖ yapıları türemişti yine.
Bir asır önce bir gece ansızın dilini değiştirdikleri halkımızı cehalet tuzağına düşürmüşlerdi. Ardından nice katliamlar yapmış, sarıklı dedelerimizi asmış, mukaddes kitabımız Kur’an’ı yakmış, Allah’ın evi camilerimizi ahıra çevirmişlerdi! Bunu yapanlar, bir bütün olan İslam beldelerini harita üzerinden parçalara ayırarak “Böl, Parçala, Yönet” stratejiyle Hakka karşı savaşan emperyalist Batı’l’ın bölge valileriydiler.
Şeytana dost bu yapı ve kişiliksiz kişilikler, zaman ve mekâna göre İslam ve Kur’an’a olan düşmanlıklarını inanan Müslümanlara türlü zulüm uygulamalarla gösteriyorlardı. Ama bu baskı ve zulümlere rağmen zalimin yüzüne hakkı haykırmaktan çekinmeyen Hamza’lar, Ali’ler, Ömer’ler gibi serdengeçtiler; her bir İslam beldesinde her dönem var olmaya devam edecek, İslam’ın, Müslümanların izzetini korumaktan geri durmayacaklar inşallah.
İşte İnzar, inandığı değerler uğruna yaşayanlara davalarını anlatmak için bir yol, bir kapı olmuştu ve olmaya devam ediyor Biiznillah… Ülkenin dört bir yanına iline, ilçesine köyüne ulaştırılıyordu. Hatta birçok Avrupa ülkesine gönderiliyordu.
Yıllardır dergicilik yapan farklı yayıncılar, İnzar’ın kısa sürede yakaladığı satış ve bu kadar geniş bir kitleye ulaşmasına akıl sır erdiremiyorlardı. Ama nereden bileceklerdi ki Kemalist zihniyetin baskıları altında olan ve zindanlarında yatan İnzar yazarlarının ücret dahi almadığını… Dergiyi gönüllü dağıtanların sürekli FETÖ zihniyetteki polislerce tehdit edilmelerine rağmen vazgeçmediklerini..
Bilirsiniz; taşlanan ağaç meyve verir. Ve bedeli ödenen her şey amacına hizmet eder, menziline varır.
Öyle ki dergi yöneticilerini sürekli takip ederek taciz eden, Fatih’teki dergi merkezini bir suç merkezini basar gibi operasyon yapıp altını üstüne getiren Kemalist, faşist, FETÖ tayfa hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktı. Ulaşamayacaklarından da emindik.. Çünkü Allah (Azze ve Celle)Muhammed Suresinde şöyle buyuruyor; “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.”
Misyonunu; vahyin ışığında Hz. Peygamber’in yolunu takip ederek sürdüren İnzar dergisi, gerek yazarları üzerinden gerekse Başyazılarında Müslüman bireyin gelişimi, ailenin ihyası, toplumsal sorunlara çözüm ve dindar bir neslin inşası için önermeler ortaya koymaya devam ediyor. Ayrıca iki milyarı aşan nüfusuyla İslam aleminin mezhep meşrep farkı gözetmeksizin Batılı güçlere karşı ancak birlikte hareket ederek durulabileceği görüşünü ısrarla savunuyor.
Hedef olarak; Efendimiz Hz. Muhammed’in kıyamete kadar sürecek nübüvvetinin varisi alimler, uyarıcılar olarak, tahrif edilmiş dinlere mensup tüm insanlığı hak din İslam’a davette bulunmayı mukaddes bir görev biliyor.
Evet, işte bugün misyonu ve hedefleri doğrultusunda ilerlemekten yirmi yıldır geri durmayan, alanında ihtisas sahibi alim, akademisyen, eğitimci, hukukçu geniş yazar kadrosuyla İnzar dergimizin kısaca serüveni bu…
Dün ne zorluklarla kurulan ilk göz ağrı kuruluşunuzun sohbetlerinize konu olduğu, ihya ettiği siz aboneleri neredesiniz? Derginizden haberiniz var mı? İlk günden bu güne abone olup ay sonunda dergisini bekleyenler, tebriği hak eden vefanın canlı örneğisiniz. Ancak iş güç derken ihmal edenler, ben almasam bir şey olmaz diyenler ya da okumuyorum ki neden alayım diyenler!..
Allah’a kulluk bilincinizi diri tutmayı, iradenize ailenize sahip çıkmayı ve ümmet bilincinizi korumayı istiyorsanız manevi memba kaynaklarınızdan biri olan derginize sahip çıkmak zorundasınız. “Mü’min Mü’minin aynasıdır” Hadisi Şerifi gereği birbirimizin hatasını eksiğini giderecek uyarılara, bilgilere, nasihatlere, ortak sevinçlere ihtiyacımız var. Çünkü biz bir İslam ailesiyiz.
Haydi hem kâğıt, hem e-dergiye hemen abone olma vakti…
Binlerce çiçeğin özünden bal yapan arı misali her bir makalesi onlarca kitabın özü ve yaşanmış tecrübelerin eseri yazıların içerdiği İnzar Dergimize, yani kendimize yeniden sahip çıkma zamanı…
NE DEDİLER?
Hasan Sabaz:
Tevazu, itidal ve ihlasla çıktı yola.
Uyardı, öğüt verdi, seslendi.
Hedef gösterildi, kalbi kararmışların baskın ve saldırılarına maruz kaldı; ama hedef göstermedi.
Bir mektep oldu, yazan için, okuyan için.
Sevildi, benimsendi.
Evlere ders, çocuklara isim oldu.
Onunla yürümek bir şerefti.
Bir yirmi yıl geçti İnzar olarak.
İstikamet üzere nice yıllara..
Bildane Kurtaran
Adil şahitler olarak hakkı ayakta tutma yolunda, yüreklere düşen kelamı, kalem ile şerh edebilme imkânı bulmak, bu vesileyle binlerce yüreğe dokunmak, elbette çok büyük bir lütuftur.
Kelamın ve kalemin Rabbine sonsuz şükürler olsun. Bu minvalde bizleri seçkin okuyucularıyla buluşturan İnzar Dergisi'ne şükranlarımı sunuyor, istikamet ve istikrar üzere hizmet verdiği 21 yıl için tebrik ediyorum.
Mehmet Emin Özmen
İlk çıktığında ismi gibi korku ile karışık bir uyarı hissine kapıldım. Peygamberler, nebiler, sıddıklar velhasıl tüm uyarıcılar gibi inzar için kolların sıvandığını gördüm. 2004’ten 2024’e geçen 20 senede iyiliğin emri ama bu arada kötülüğün nehyi için çaba harcandığına şahit oldum. İlk emir gereği okudum. O emrin devamındaki kaleme yemin edilerek yazıldığını gördüm. Tam 20 yıldır.
Hüseyin Şenlik
Henüz 11 yaşında iken İnzar Dergimizin 1. sayısı yeni yayınlanmıştı. Çok büyük bir heyecan ile elime aldığım o günü hala ilk günkü gibi hatırlıyorum. Henüz gençlik çağımın başlarında tanıştığım İnzar Dergisi; 21 yıldır evimizden hiç eksik olmadı. Son 6 yıldır da yazarıolmaktan gurur duyduğum, Hakkı ve Hakikati inzar eden İnzar Dergimizin yıl dönümü mübarek olsun. Evlerimizden ve aile sohbetlerimizden hiç eksik olmasın inş.
Dr. İbrahim Dağılma
"Hakkı nazara alan, önce kendi özüne inzarı/uyarıyı bir düstura dönüştüren ve halkı inzarı/uyarıyı ilahi ölçüler, güzellikler çerçevesinde hikmetle, tadında ve kıvamında yapan İnzar Dergisi nice 21'li yıllara her ay hasreti çekilen yazılarıyla kalmaya ve imza atmaya aday olduğunu gösterdi. Hz. Hüseyin'i yazmakla başladığımız ilk sayısıyla şehid Şeyhmus Durgun'u kaleme aldığımız şu sayı aynı zamanda tüm kalemleriyle İnzar Dergisi'nin hak, net ve ölçüsünü koruyan bir çizgide olduğunun göstergesidir. 21. yaşın mübarek olsun inzar ailesi...
Mehmet Zeki Ergin
Bundan yirmi yıl önce mütevazi ama kendinden emin bir şekilde yayın hayatına başladığı zaman İNZAR’ın en büyük/en önemli iddiası/projesi Müslümanların birbirlerini dinleyip birbirlerini anlamaya çalışmalarını sağlamaktı. Müslümanlar arasında bir köprü görevini görmekti. Bu büyük projeye kalkışanların dünya istikbarının ve onların içimizdeki uzantılarının birinci dereceden hedefleri olacağının şuurunda olarak bu hedefe odaklandı. Bunun için çok baskı da gördü. Ama Allah (celle celalühü) yardım etti. Baskılar İNZAR’ı hedefi konusunda daha emin kıldı. Elhamdulillah bugün İslam’ın her beldesinden (Ümmetin vahdetini hedef alanlar hariç) her düşünceden Müslüman İNZAR’ın sofrasında kendisi için bir yerin ayrıldığını biliyor.