Bilginin tevhid eksenli İslamileştirilmesi düşüncesinin temel taşı, Filistin davasının tavizsiz entelektüel duruşu, bulunduğu ortamlarda Müslüman öğrencilerin bilgiye ulaşma limanı ve gurbet ellerde davasının rol modeli olan İsmail Faruk er-Raci, 21 Ocak 1921’de Filistin/Yafa’da doğdu.
İsmail Faruk er-Raci, bir ömrü ‘hak, ilim, mücadele ve öncülük’ adına dolu dolu yaşadı. Seyahatler ve gurbetle geçen bir hayatın merkezinde hep doğru bilgi, doğru öğretme, doğru etkileşim ve doğru etkileme vardı. O; Malcolm X, Muhammed İkbal, Muhammed Hamidullah, Cemal Afgani ve Fuat Sezgin gibi Batı’yı Batı’nın merkezinde tanıdı. Madde merkezli Batı aklını ve doğa esaslı bilim algısını İslam’ın mana merkezli ruhi boyutu ve vahiy kaynaklı ilim güzelliğiyle sentezlemeye çalıştı.
Er-Raci, kadı olan babasının telkiniyle ilk ve orta öğrenimini Saint Joseph Koleji’nde yaptı. Felsefe öğrencisi olarak girdiği Beyrut Amerikan Üniversitesi, 1945-1948 yılları arasında Celîle’nin son Filistinli valisi olması, 1948’de İsrail’in meşum yönetimi ve Filistin’in işgal edilmesi üzerine ABD’ye göç etmesi, 1949’da Indiana ve 1951’de Harvard üniversitelerinde felsefe alanında yüksek lisans yapması, 1952 yılında tamamladığı “Değerin Metafiziği ve Epistemolojisi” konulu doktora tezi, Ezher’de üç yıl şer‘î ilimler alanında öğrenim görmesi, 1959-1961 yılları arasında Mc Gill Üniversitesi’nde Yahudilik ve Hıristiyanlık hakkında yaptığı araştırmalar, 1963’te Amerika’daki Müslüman öğrencilerin kültürel dayanışması adına kurulan Muslim Student Association üyelerine ilmî ve fikrî konularda rehberlik yapması, Pakistan/Karaçi’deki Central Institute of Islamic Research çalışmalarına katkıda bulunması, ABD’de Chicago Üniversitesi’nde ilâhiyat dersleri vermesi, 1964-1968 yılları arasında Syracuse Üniversitesi’nde doçent olarak çalışması, İslâm araştırmaları çerçeveli çalışmaları, eşi Lois Lamyâ ile burada tanışıp evlenmesi, 1968’de Philadelphia Temple Üniversitesi’nde din ilimleri profesörü olarak kurduğu İslâm araştırmaları bölümü onun hayatını anlama adına önemli basamaklar ve dönüm noktalarıdır.
İsmail Faruk er- Raci, 1972’de kurucu başkanı olduğu Association of Muslim Social Scientists, onun teşkilatçı faaliyetlerinin önemli bir adımıdır. Müslüman hoca ve öğrenciler için kültür merkezi işlevi gören bu kuruluş 1970’li yılların sonunda Chicago’da American Islamic College’nin kurulmasına öncülük eder. 1981’de kurulan International Institute of Islāmic Thought, er-Raci’nin teşkilatlı çalışmaları ve bilimsel araştırmalarının kıymetli bir neticesi olur. Amerika’da İslami araştırmalar adına değerli çalışmalara zemin olan bu enstitü, “Bilginin İslamileştirilmesi” düşüncesinin somut bir görünümü olur.
Hayatı ‘bilgi, teşkilat, rehberlik ve gayret’ dörtlüsü etrafında velud bir öncülüğe ve entelektüel birikime dönüşen İsmail Faruk er-Raci, 27 Mayıs 1986’da Ramazan ayının 18. Gecesi sahur vaktine yakın evine giren maskeli bir katil tarafından kendisi ve eşi Lamya bıçaklanarak şehit edilir. Aynı saldırıda büyük kızı Enmar ağır yaralı, küçük kızı Tayme yeğeni ile beraber saklandığı gardıropta canlı olarak kurtulur.
İsmail Faruk er-Râcî ve eşi Lamyâ’nın katilinin daha önce Malcolm X’i şehid eden üç kişinin de mensup olduğu ve siyahî Müslümanlardan oluşan “Nation of Islam” grubunun üye olması katillerin adresini net göstermektedir. Polis, bu alçak ve vahşi cinayeti bireyselleştirip önceden tasarlanmış bir öfkeye bağlasa da cinayetin arkasından kanlı ve rezil el belliydi:
Siyonist vahşet…
Celîle’nin son Filistinli valisi Faruk er-Raci, İsrail’in kurulması sürecinde işgale karşı aktif bir rol oynar ve direnişçilerin safında izzetle mücadele verir. Onun Pakistan, Hindistan, Güney Afrika, Malezya, Libya, Suudi Arabistan ve Mısır’daki İslâmî araştırma kurumlarına proje, uygulama ve danışmanlık düzeylerinde katkılar sunması; katıldığı ilmî toplantılar, verdiği konferanslar, yazı yazdığı dergiler de ele aldığı tevhid eksenli bir bilgi ve bu bilgiden hareketle yürütülecek faaliyetler emperyalist ABD’nin ve siyonist çetenin tahammül edeceği gibi değildi.
Geçimini müteahhitlik, iç ve dış mekân dizaynı gibi işlerle uğraşarak sağlayan Faruk er-Raci, düşünce hayatına felsefenin metafizik, bilgi teorisi ve ahlâk disiplinlerini ele alan çalışmalarla başlamış, Hristiyan teolojisi hakkındaki incelemeleri ile yoluna devam etmiş ve bilginin İslamileştirilmesi süreciyle devam ettirmiştir.
İsmail Faruk er-Raci, bir müddet Arap milliyetçiliğinin etkisinden kalır. Evrensel İslami düşünce bağlamında yaptığı kavim gerçeği ve kavmiyetçilik çalışmaları sonucunda Arapçılık (Arabism) ve Araplık (Urubah) arasında bir ayırıma gider. Bu ayırımı İslâm’ın temel prensipleri ışığında yorumlar. Akademik çevrelerde mukayeseli dinler tarihi uzmanı olarak tanınan er-Raci İslâm’ın öteki dinlere üstünlüğünü ortaya koymak ve öteki din mensuplarının İslâm’a yönelttikleri eleştirileri sonuçsuz bırakmak amacıyla çalışır, toplantılar yapar, konferanslar verir, öğrenci yetiştirir ve eserler yazar.
İsmail Faruk er-Raci’ye göre geleneksel İslâmî bilgilerin ve modern din dışı ilimlerin oransız ve dengesiz biçimde yer aldığı eğitim sistemi iki başlı yapısından kurtarılmalı ve bu iki bilgi sistemi uzlaştırılıp bütünleştirilmelidir. Bilgi ile hakikat bir ve aynı olduğuna göre Müslümanlar modern birikim içinde bilginin ve tabiatıyla hakikatin ifadesi olan unsurları kendilerine mal etmelidirler. Er-Raci, bilginin İslâmîleştirilmesi çalışmalarında “Modern disiplinleri iyice öğrenmeyi, İslâmî kültür mirasına iyice nüfuz etmeyi, Modern bilginin her alanıyla İslâm arasında özel bir uygunluk ve uzlaşma sağlamasını, İslâm kültür mirasıyla modern bilgi arasında metotlar geliştirmeyi ve İslâm düşüncesini ilâhî modeli icra edecek ve ona işlerlik kazandıracak bir yörüngeye oturtmayı” beş temel esas olarak görür.
İsmail Faruk er- Raci’ye göre, tevhid İslam düşüncesinin esasıdır ve tevhid, bilgiyle hakikati uzlaştıran, insan hayatını ve düşüncesini tüm süreçlerde doğru yönlendiren temel bir ilkedir. Er-Raci’nin kaleme aldığı 14 eserinde öne çıkan başlıca temalar şunlardır:
Tevhid, bilgi, kültür, milliyetçilik, dinler algısı. Tanrı algısı ve İslam
İsmail Faruk er-Raci, İslâm ümmetinin sorunlarının “çağdaş bilginin İslâmîleştirilmesi” ile çözüleceğini savunur. Ona göre bu çalışmanın öncelikli alanlarını; özelde İslâm toplumlarının, genelde ise beşeriyetin karşı karşıya kaldığı politik, ekonomik, sosyo-kültürel buhranların yanı sıra epistemolojik cehalet gibi temel problemler oluşturur. Bilginin İslâmîleştirilmesi, sadece Batılı bilginin kritiğini yaparak bunun dönüştürmekle gerçekleşmez. Klasik eğitim kurumları ve İslâmî birikim de ciddi eleştiriler almalı ve neticede İslâm’ın vahiy eksenli özünü ortaya koyan bir bakış ve bu doğrultuda oluşturulmuş eğitim kurumlarıyla bu dönüşüm gerçekleşir. Er-Raci’ye göre bilginin İslamileştirilmesinde 12 zorunlu adım vardır. Bu adımlardan bazıları şunlardır:
- Modern disiplinler ilke, konu, sorun ve yöntemleri bakımından etraflıca öğrenilmelidir.
- Her ilmi disiplin tarihî gelişimi, gayesi, kaynakları, öncüleri, başarıları ve eksiklikleri ile araştırılmalıdır.
- İslâmî birikim detaylıca öğrenilmeli, sosyo-kültürel ve tarihsel bağlamlarla tahlil edilmeli ve sonuçlara varılmalıdır.
- İslâmî birikim ile disiplinler arasında özel ilişkiler ağının kurulmalıdır.
- Modern disiplinler ve İslâmî birikim (Kur’ân ve Sünnet hariç) eleştiri süzgecinden geçirilerek değerlendirilmelidir.
- İslâm ümmetinin ve insanlığın sorunları soruşturulmalıdır.
- Modern disiplinler İslâmî bağlam içinde yeniden biçimlendirilerek ‘tarihi özet’ ve ‘başvuru kaynağı’ olabilecek şekilde üniversite ders müfredatları hazırlanmalıdır.
- Çağdaş bilginin İslâmîleştirilmesi sürecinin nihaî halkasını oluşturan üniversite ders kitapları ve diğer telifler İslâm ümmeti ve insanlığın ortak malı olabilecek şekilde konferanslar, seminerler, pedagojik kurslar, sempozyumlar, tanıtım broşürler gibi vasıtalarla yayılmalıdır.