İnsan, tekçi (seküler) dizgelerin, indirgemeci tariflerin ötesinde, çok yönlü ve katmanlı bir varlıktır. Bu önerme bağlamında biyolojik, maddî, nörolojik, düşünen, ahlâkî, sosyal, siyasal, ruhsal gibi tekil vetirede insana sınır ve anlam tayin edilmesi, insanın varoluşuna, düşünsel algı kalıplarına, bilgi-bilme anatomisine, üretim ve tüketim sûretlerine ve en önemlisi de fıtratına aykırıdır. Dolayısıyla insan, söz konusu bağlamların, sınırların sadece birinde değil; her birinin birlikte ve farklı düzeylerde eşlik ettiği ortamda aslî sınırını ve anlamını bulabilir. Bu demektir ki insan, tek başına tek bir şeyle, tek bir şeyde bir şey, bir özne, bir varlık değildir. İnsan, her şeyi ile bütüncül yapısı ve kaygılarıyla, idrak sûretiyle; ahlâkî, aklî, sezgisel, merak, duyusal, ruhsal, medeni gibi indekslerin telif edildiği bir ortamda aslî anlamını bulabilir.
Yazının devamını okumak için lütfen abone olun