Filistin davasını sadece bir halk ve toprak davası saymak bilmezlik ve art niyettir.
Filistin davası, ayetle mübarek olduğu bildirilen mukaddes topraklar ve sembollerin davasıdır.
Filistin davası, bir bilinç davasıdır.
Filistin davası, içinde peygamberlerin ayak izleri ve mücadele süreçlerinin; Kudüs, Mescid-i Aksa, miraç ve ilk kıble gerçekliğinin bilinme ve sahip çıkılma davasıdır.
Filistin/Kudüs davasına sahip çıkmak 7 Ekim’in tetiklediği Aksa Tufanı eksenli değildir. Bu davaya sahiplik Hz. Ömer’in Kudüs’ün anahtarlarını teslim almasıyla başlayan, Selahaddin-i Eyyübi ile haçlı tasallutundan kurtarılan, Sultan Abdulhamid’le bağlılığı ortaya konulan, I. Dünya Savaşı akabinde İngilizlerin işgaliyle yeniden gönülde bir yaraya dönüşen, İsrail’in 1948 tasallutu ile mazlum Filistin halkına sadece zulüm, mültecilik ve soykırım getiren bir sürecin göz ardı edilmemesidir.
1912 İngiliz işgali ve 1948 İsrail tasallutu, beraberinde Filistinlilerin evlerinden, beldelerinden, topraklarından ve mübarek mekânlardan koparılmasını getirmiştir. O günden bugüne her yeni gün Filistinliler için ‘ya evlerin yıkılması, ya saldırıya uğrama, ya hak gaspına, ya katledilme, ya kutsal mekânlarına tecavüzle’ eşdeğer olmuştur.
Filistin’de yaşayan, o toprakların gerçek sahipleri mal ve canlarından olmakla tehdit edilerek işgalciler tarafından sürgüne gönderilmiştir. Vatanı namus bilen Filistinliler her alanda işgalcilere karşı zorlu bir mücadeleye girişmişlerdir. Birilerinin karalama amaçlı öne sürdüğü ‘Topraklarını sattılar, satmasaydılar.’ fikrinin hayalini bile kendilerine yakıştırmamışlardır.
Filistinliler, ilk günden bu meşum işgalden ve domuz karakterli zihniyetten kurtuluşun direniş ve mücadele olduğunu görmüşler, anlamışlar. Balfour Deklarasyonu’ndan Nekbe’ye, oradan intifadalara varan süreçte ve Aksa Tufanı’yla şanlı bir direnişe dönüşen noktada mücadeleyi bir şekilde sürdürmüşlerdir. Filistin coğrafyasının mukaddes olduğu şuuruyla meşru müdafaaya inanmışlar. Bu bilinçle örgütlenme yoluna gitmişler ve birbirinden farklı örgütler kurmuşlar. Bu örgüt ve teşkilatlar, bazen vatan savunması, bazen Arap milliyetçiliği, bazen sol Marksist ideoloji, bazen de İslami düşünce etrafında yapılanmış ve mücadelelerini sürdürmüşler.
Yahudilerin, 1882’de başlattıkları Filistin’e göç ve göçün adım adım işgale dönüşmesine ilk yerli ve ciddi tepki 1920’li yıllarda başlar. Bu yıllar içinde Filistinli Araplar tarafından Genç Müslümanlar Derneği kurulur. Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni, bu hareketin merkezinde yer alır. Arap-Yahudi çatışmaları şeklinde kendini gösteren ilk karşı çıkışlar, 1932’de somut bir yapıya dönüşür. İrili ufaklı kurulan benzer gruplar 1933’te el-Hüseyni önderliğinde ‘Yüksek Arap Komitesi’ ismiyle birleşirler.
İzzeddin el-Kassam ismi Filistin’le kulaklara, mücadelesiyle gönüllere kazınan Aksa direnişinin sembolü bir şahsiyettir. O, ilk önce Lübnan ve Suriye’nin özgürlüğü için Fransızlara karşı mücadele başlatır. 1925’te Hayfa’ya yerleşir. Bir müddet, Genç Müslümanlar Derneği’ne başkanlık yapar. 1931’de kendi adıyla bilinen Kassamiler Tugayı’nı kurar. Sonraki süreçte Kudüs’teki Kurtuluş Hareketi ile birleşme olur. Önemli ve ses getiren eylemlere imza atan hareket, 1935’te İngilizlere karşı Kur’an ve Sünnet eksenli bir cihad ilan eder. İsmi, Hamas’ın askeri kanadı tugaya verilen İzzedin el-Kassam, 1935’teki bir İngiliz kuşatmasında şehit olur.
Filistin’in İngiliz işgaline karşı çıkan ve bir mücadele seyri içinde hareket eden diğer bir öncü lider Hasan el-Benna’dır. Filistin'deki İngiliz işgalini herhangi bir İslam yurdunun işgali gibi değerlendirmeyen el-Benna’ya göre İslam ümmeti ve Filistin, İngiliz ve siyonist işgalin sona erdirilmesiyle özgürleşir. 1929’da büyük Yahudi tehlikesi hakkında ümmeti uyaran yazılar yazar, konferanslar verir. El-Benna liderliğindeki Müslüman Kardeşlere göre Filistin toprakları sadece Arapların değil tüm Müslümanların mülküdür. El-Benna, 1932'den 1942'ye kadar Mısır’da büyük bir değişim ve dönüşüme ön ayak olur. Bu dönüşümü Filistin lehine, bir baskı aracına ve pratik desteğe dönüştürür. 1947-48 yıllarında Müslüman Kardeşler onun liderliğinde Yahudilere karşı canla başla mücadele ederler.
Tarih 15 Mayıs 1948… Arap orduları İsrail’e karşı yürüttükleri savaşı büyük bir hezimetle kaybederler. Ve Filistinliler için vahşi, gaddar bir süreç başlar. Yerle bir edilen yüzlerce köy, katledilen binlerce Müslüman ve yerinden yurdundan edilen milyonlar… Hakları, toprakları, vatanları, canları ve malları gasp edilen Filistinliler bu günü en-Nekbe(Büyük Felaket) olarak isimlendirir ve hatırlarlar.
Nekbe gününden HAMAS’ın kuruluşu 1987 yılına kadar Filistin’in ve mukaddes toprakların kurtuluşu için birçok direniş ve mücadele örgütü kurulur. Bu, örgütlerin en çok bilinenleri şunlardır:
El-Fetih (Hareketu’t-Tahrir el-Filistin): Filistin direniş̧ hareketinin ilk bağımsız teşkilatı olan el-Fetih, 1958’e Yaser Arafat (Ebu Ammar) liderliğinde Kuveyt’te kurulur. Halil el-Vezir ve Salah Halef gibi isimler kurucu kadroda yer alır. El-Fetih, farklı ideolojiye sahip insanların yer aldığı silahlı bir örgüttür. Nihai hedefi, tam bağımsız bir Filistin Devleti’ni kurma olan örgüte göre, Filistin ancak silahlı bir direnişle siyonist işgalden kurtulup özgürleşebilir. Milliyetçi ve laik bir görüş doğrultusunda hareket eden örgüt, 1967 Arap-İsrail savaşlarında yenilen Arap devletlerinden ümidini keser ve Filistin’i ancak Filistinlilerin kurtarabileceği görüşünü savunmaya başlar. Filistin’in özgürlüğü adına birçok eyleme imza atan ve birçok uluslararası anlaşmaya taraf olan el-Fetih, HAMAS’n başlattığı II. İntifada’ya kadar etkisini sürdürür. Örgüt, İsrail ile uzlaşılabileceği tezini savunduğu için eleştirilmiştir.
Filistin Kurtuluş̧ Örgütü̈ (FKÖ): Örgüt, 1964’te Kahire’de yapılan ilk Arap zirvesinde Cemal Abdülnasır’ın girişimiyle kurulur. Farklı ideolojilere sahip pek çok örgütü̈ içinde barındıran örgütün en büyük grubu el-Fetih’tir. Marksist çizgideki “Filistin Halk Kurtuluş Cephesi”, Maoist ve Nasır karşıtı “Filistin Demokratik Kurtuluş̧ Cephesi” ile Suriye Baas Partisi destekli “El-Saika” örgütün şemsiyesi altında yer alan diğer oluşumlardan birkaçıdır. 1967 yılına kadar Arap devletlerine bağımlı hareket eden örgüt bu tarihten itibaren etkinliğini artırır ve 1968 yılında yeniden örgütlenir. 1969’da Yaser Arafat, FKÖ’nün başına getirilir. Silahlı mücadele ile Filistin’i kurtarmayı hedefleyen örgüt, 1974 yılında Rabat Zirvesi’ne katılır ve uluslararası alanda Filistinlilerin tek meşru temsilcisi kabul edilir. Önceleri İsrail’in ortadan kaldırılması görüşünü benimseyen FKÖ zamanla bu görüşünden vazgeçer ve İsrail’le anlaşarak Filistin sorununun çözülebileceğini savunur. Filistin sorunun müzakere yoluyla çözülebileceğini savunması sebebiyle HAMAS ve İslami Cihad örgütü başta olmak üzere birçok Filistinli tarafından eleştirilir. Arafat liderliğinde FKÖ, 2005-2006 yerel seçimlerinde HAMAS karşısında seçimi kaybeder. 2007 Ocak ayında HAMAS ile FKÖ arasında Gazze Şeridi’nde şiddetli çatışmalar yaşanır...
El-Saika (Halk Kurtuluş Savaşı Öncüleri): Suriye Baas rejimi tarafından desteklenen örgüt 1966 yılında kurulur. Daha çok Suriyelilerden oluşan örgüt, Suriye politikalarıyla uyumlu eylemler düzenler. El- Fetih’e karşı savaşan örgüt bir süre sonra zayıflayarak FKÖ’nün şemsiyesi altına girer.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC): Arap Milliyetçi Hareketi’nin Filistin kolu olan örgüt 1967 yılında Kudüslü bir Ortodoks olan George Habbaş tarafından kurulur. Marksist bir düşünceye sahip olan örgüt, 1970 yılında uçak kaçırma eylemiyle adını duyurur.
Filistin Özgürlüğü İçin Halk Cephesi Genel Komutanlığı (PFLP-GC): 1968 yılında Ahmed Cibril tarafından kurulan örgüt, sol görüşü savunur. İsrail ile uzlaşmayı reddeden örgüt, çalışmalarını Filistin topraklarından ziyade Lübnan’daki mülteci kamplarında sürdürür. Lübnan Hizbullah’ına destek veren örgüt, el-Saika gibi Suriye’ye yakın bir tutum izler.
Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC): Marksist bir düşünceyi savunan örgüt 1969 yılında FHKC’den ayrılan Ortodoks Hristiyan asıllı Nayef Havatme tarafından kurulur. Emperyalizm aleyhtarlığı bir siyasi çizgiyi benimseyen örgüt, İsrail’e karşı çok sayıda silahlı saldırı gerçekleştirir. İki devletli çözümü benimseyen örgüt İkinci İntifada ile zayıflar.
Kara Eylül: 1971 yılında el-Fetih’ten ayrılan bu grup, 1972’de Münih Olimpiyatları’nda 11 israilli sporcuyu öldürerek adını duyurur.
İslami Cihad: İslami Cihad, İran İslam devriminden hemen sonra Fethi Şikaki ve Abdulaziz Avde tarafından İslami Direniş Hareketi olarak kurulur. Örgüt, adını 1982 yılında Fransız Sefareti’ne yaptığı saldırıyla duyurur. FKÖ ve HAMAS’tan sonra en güçlü üçüncü Filistinli örgüttür. Düşünsel alanda Cemalleddin Afgani ve Seyyid Kutup gibi birçok Müslüman düşünürden etkilenir. HAMAS’la aynı hedef doğrultusunda hareket eden örgüt, Arap ülkeleriyle ilişkiler ve İslami metodoloji yönüyle ondan ayrılır. 1992’de bünyesinde Kudüs Tugayları ismiyle askeri bir yapı oluşturur. İslami Cihad, İsrail ile müzakereleri reddeder ve Oslo Anlaşmasına şiddetle karşı çıkar.