Limasız bir atlasta, acı gurbet gemisinde
Yelkenler yırtık, hasret asılı gemi direğinde
Pusulasız yalnızlığın görünmez geleceğinde.
Hicret yorgunluğudur nefes nefese solunan
Milyonluk sokaklarda yalnızlıktır beni kuşatan
Tanıdık bir simadan, iki sıcak kelamdan
Yoksunluktur muhacir simasında izler bırakan
Yurtsuzluğu yurt edinmenin çaresizliği
Ayrılığın ta iliklere işleyen nihayetsiz kederi
Firkat ufkunun ömürlük bitimsizliği
Ve şefkat özlemidir hüzne salan muhaciri
Nice deryaların, ulu dağların ve nice kavgaların
Bitimsiz yarınların ötesinde batar güneşi sılanın
Zahiren açık ellerim, ötesinde değilim kirli duvarların
Kollarımda değil, ama ta yüreğimde kelepçesi vuslatımın
Ya bir gözyaşıdır hicret gecesini sessizce süsleyen
Ya da bir duadır Hak kudrete diz çöken
Yalnızlığın hüznüdür gurbette kalbi ezen
Visal umududur firkati gönle eken
Bakar gibiyim Medine`den Mekke`ye
Ensarsız diyarlardan geldiğim yerlere
Niyaz kılarım, adak adarım ben de Feth-i Mubin`e
Umutlarımı ekerim gönlümün Veda Tepesi`ne
Muhacirce bir sabrın, Caferce direnişin
Habeş`e giden mahzun ve kırık yüreklerin
Sevr kapısındaki bir çift kınalı güvercinin
Hüznüdür hicrette, arşına çöken yüreğimin
Gün olur Cafer de döner elbet Habeş diyarından
Işıldar fetih Aliyle, Hayber`in sarp kayalıklarından
Sevinir Nebi gibi, sevinir benim de anam babam
Okuruz biz de dersi hem Yakup`tan hem Yusuf`tan
Heyhat ki heyhat, erişti ömrüm Sinn-i Kemale
Beklemez zaman, yollar çıkar artık bir bir zevale
İnsafı yok aynaların ya aklar yağdırır şu kırışık cemale
Ya da işaret çakar, beni bekleyen mukadder geleceğe
Yerinme artık, dön de bak ameline ey Makamî
Varsa hasletin korkma, seversin gideceğin yeri
Hüküm sana da cari, hak sana da olur elbet vaki
Ancak yaratandır ölümsüz El-Baki Huvel Baki…
Zülküf Er / İnzar Dergisi - Ekim 2014 (121. Sayı)
Zülküf Er