Kıymetli Okurlar!
Malumunuz içinde bulunduğumuz ocak ayı, üç aylar sürecinin başladığı değerli bir zaman dilimidir. Bu zaman diliminin neden değerli olduğu ve nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda bazı hatırlatmalarda bulunmak için Abdulkuddus Yalçın hocamızla sizler için hasbihal ettik. Bu güzel tespit ve değerlendirmenin faydalı olacağı ümidiyle sizleri hocamızla baş başa bırakıyoruz.
Abdulkuddus Yalçın kimdir?
1966’da Diyarbakır Bismil’de ilçesine doğdu.
Kur’an-ı Kerim ve ilk İlmi tahsilini babası dahil birçok Seydadan alarak tamamladı.
Çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. İttihadü’l Ulema Alimler ve Medreseler Birliği’nin yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısıdır. Dergimiz yazarı olan hocamız, Açıköğretim Sosyal Bilimler ve önlisans İlahiyat Fakültesi mezunudur.
-Değerli hocam, üç aylara girdik, sizce üç aylar bir Müslüman için ne ifade etmeli?
-Bismillahirahmanirahim; üç aylar bir Müslüman için manevi bir atmosferin, manevi bir mevsimin tekrar geldiğini ifade eder. Yani manevi bir atmosfer ibadettir, maneviyattır, tevbedir, istiğfardır, oruçdur, nafile namazlardır. Bütün bunları barındırır. Üç aylar bir Müslüman için fırsattır, Allah (celle celaluhu)’nun ona verdiği bir fırsat… Bir şekilde değerlendirilmelidir. Çünkü Allah (celle celaluhu) dokuz ay boyunca bu insan gaflette kaldı yahut dünyevi meselelerle ilgilendi; bu üç aylar onun için bir fırsat oldu dercesine tevbe ve istiğfar kapılarını sonuna kadar açtı. Yapılacak ibadetlerle daha çok sevap kazanılacağını bildirdi. O sebeple Müslümanlar artık dokuz boyunca dünyevi işlerle meşgul olmuş ama tekrar manevi hayata maneviyata yönelerek taksiratlarının affı için Allah’tan istiğfar isteyecek, tevbe edecek, nafile namazlarına daha çok önem verecek, varsa kazaları için bu ayı fırsat bilip kılmaya çalışacak, ibadi yönüyle bu ayları fırsat görecek ve daha çok Allah’a yönelmesi gerekecektir.
-Ayrıca içinde bulunduğumuz bu süreç içerisinde Gazze soykırımı ve Suriye’deki durumlar da var. Bu aylar da fazilet ayıdır. Müslümanlar olarak ne yapmak gerekir?
-Bir Müslüman’ın zaten Gazze’yi hiçbir zaman unutması uygun olmaz ve yakışmaz. Elbette biraz önce bahsettiğimiz gibi bu aylar hem şahsi için bir fırsattır hem de İslam ümmetinin tamamı ve özellikle içinde daha çok mağdur ve mazlum olan Gazze halkı ve mazlumlar daha çok düşünmelidir. Daha çok onlar için dua veyahut imkân yetmesi durumunda maddi yardımlarda bulunmalı ve onu sağlamalıdır. Sadece kendisi için değil, etrafındaki insanlara duyurmalı, bunu bir dava haline getirmelidir. Bu çok önemli bir konudur. Çünkü Gazze’nin bu halde olması İslam ümmetinin halinin ne kadar perişan olduğunu gösterir. Küfür âleminin karşısında ne kadar perişan olduğumuzu, bunların sebepleri ve kurtuluş vesilesi nedir diye düşünmeli, tefekkür etmelidir. Elbette bunun ilk vesilesi Allah’a yalvarmaktır, duadır. Bu durumu değiştirebilecek bazı söylemlerde veya bazı faaliyetlerde bulunması gerektiğini hatırlayıp Gazze’nin ve İslam âlemin kurtuluşu için gayretlerini daha çok arttırması gerekmektedir. Tabi bu, bir Müslüman’ın takvası yani Allah’a yaklaşması ile alakalıdır. Bir Müslüman daha çok ihlaslı olacak, daha çok samimi olacak, daha çok günahları terk edecek, daha çok istiğfar edip bununla birlikte mazlumların kurtuluşu için olağanüstü bir çaba içerisinde bulunacak.
-Hocam, bireysel mi yoksa bu üç aylar içerisinde toplu olarak mı ibadetler daha hayırlıdır?
-Elbette bireysel olan da toplu olan da vardır. Bir Müslümanın bireysel olarak yapacağı çok şey vardır. Bununla birlikte toplu ve düzenli olarak sistemli bir şekilde yapılan faaliyetlerde bulunmalı, kontrol edip destek olunmalıdır. Bunu sürekli takip etmeli, neye mal olursa olsun kaçmamalı; yorgunluğu, meşguliyetleri toplu faaliyetler varsa yada kendisi bu tür faaliyetleri düzenleme imkanı/gücü varsa bunları yapmalıdır. Bununla birlikte elbette şahsi yapılan ibadetler de vardır
-Bu üç aylarda Kur’an hayatımızdaki yeri ne olmalıdır?
-Zaten her gün Kur’an-ı Kerim’den bir miktar okumak Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in buyurduğu gibi Kur’an’ın üzerimizdeki hakkıdır. Üstad Bediüzzaman’ın belirttiği gibi özellikle üç aylarda ve içindeki mübarek gecelerde Kur’an okumanın kat kat sevabı vardır. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) Kur’an-ı Kerim’in bir harfi için on sevap olduğunu söylemiştir. Yine Üstad’ın dediğine göre bu ayda her okuyuş yüzlerce sevaba, mübarek gecelerde de binlerce sevaba vesile olur. Bu mübarek zaman diliminde Kur’an-ı Kerim’i okumak ve mesajını anlamaya çalışmak gerekmektedir. Bu üç ayları fırsat bilip güvenilir bir meal veya tefsir okuyup hayatımıza ne tür bir renk verdiğini bilmeliyiz. Bizden Yüce Allah’ın ne istendiğini öğrenmek için güzel bir fırsattır. Bu da maneviyatla beraber olmalıdır. Hatta daha çok önem vermeye çalışmalıyız. İlmi ve İslami açıdan, görevlerimizi/yaratılış gayemizi öğrenmek için bu, daha öne alınacak bir öncelikli konudur.
-Son olarak üç aylar için okuyucularımıza özel tavsiyeleriniz var mıdır?
-Okuyucu kardeşlerimize kendi nefsimizle beraber şunu tavsiye edebiliriz: Genel olarak okumaktan soğumuşuz, insanımızın sosyal medya ve teknolojiyle israf etiği zamanını okumaya vermediği hepimizin malumu. Üç aylarda çok ihtiyaç olan şeylerin başında bunlardan uzak durmak geliyor. Daha çok kitaba, Peygamber Efendimizin hayatını okumaya, bir tefsir ya da meal bitirebilmeye çalışmalıyız. Yani okumaya daha çok yönelmeyi tavsiye ediyorum. Yeni neslin okumadan çok fazla mahrum olduğunu görüyorum. Özelikle evlerde programlı ve çocuklarımızın anlayacağı bir şekilde onları okumaya teşvik etmek gerekmektedir.
-Allah razı olsun bize zaman ayırdığınız için değerli hocam.
-Sizden ve okuyucularınızdan da Allah razı olsun, muvaffakiyet ihsan eylesin.