İnzar Dergisi İnzar Dergisi
E-dergi
Giriş Yap
İnzar Dergisi İnzar Dergisi
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Künye
    • Banka Hesapları
  • Abonelik
  • Sayılar
    • 237. SAYI
    • 239. SAYI
    • 240.SAYI
    • 241.SAYI
    • 242.SAYI
    • 247. SAYI
    • 248.SAYI
    • 253.SAYI
    • 254.SAYI
    • 255.sayı
  • Konular
    • Öykü | Deneme
    • KİTAP
    • PORTRE
    • AİLE
    • EKONOMİ
    • Bilim | Sağlık | Teknoloji
    • MAKALE
    • GEZİ YAZISI
    • RÖPORTAJ
    • DENEME
    • ŞİİR
    • DİĞER YAZILAR
    • MİSAFİR YAZAR
  • Başyazı
  • Yazarlar
    • Faik Enes Demir
    • Zülküf Er
    • Özkan Yaman
    • Bildane Kurtaran
    • Hüseyin Şenlik
    • Furkan Aslan
    • Mehmet Tahir Özsoy
    • Abdullah Tanrıverdi
    • Muhammed Şakir
    • Mehmet Baran
    • Mehmet Ziya Gümüş
    • Dr. Abdulgani YILDIRIM
    • Abdullah CAN
    • M. Salih Gönül
    • Mehmet Sait Özcan
    • Nurullah Titiz
    • Mehmet Zeki Ergin
  • İletişim

HAZZIN BENLİĞİNE KÖLE OLMAK

2022-07-22
DİĞER YAZILAR

Paylaş

Icon

Haz ya da zevk, insanlar ya da diğer canlılar, hayvanlarda olumlu ve keyifli olarak yaşanan ruhsal durumlar... Daha çok mutluluk, eğlence, vecd, coşku gibi spesifik zihinsel haller içerir. Psikolojide haz, gelecekte sadece keyfi bulduğu durumda yeniden organizmayı motive etmek için  pozitif geri beslenme mekanizması olarak açıklanır. Kur’an-ı Kerim ise haz ve zevk duygularına köle olanları şöyle betimliyor “İnkar edenler ateşe arz olunacakları gün (onlara şöyle denir): dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı aldatıcı azabı göreceksiniz.” (Ahkaf 20) Hazzı insanlığın yozlaşmasındaki önüne geçilemeyen en büyük hastalık olarak tanımlarsak haksız sayılmayız. İyi niyetlerle başlayıp biraz zaman ve vakit geçirmeyle başlayıp sonra günlük alışkanlığa dönüşen, bir nesilden sonraki nesle bir medeniyetmiş gibi bırakılan zevk ve eğlenceyi, hazzı vücuda sirayet etmiş kanser virüs’üne benzetirsek eğer, haz, insanlığı her geçen gün kendi öz benliğinden soyutlandırıp bir hastalık halini alan fıtratların yeryüzünde ifsatçı ve bozguncu olması ile sonuçlanan kötü bir son… Haz ve eğlencenin, ahlakı zehirlemesi, yorgunluğun giderilmesi için içilen suyun içine karıştırılmış uyuşturucu maddeler gibi insanları aptallaştırıp bağımlı hale getirip dünyanın metaına köle olmayı yerleştirmesidir. Akıl, zevk’ten hazdan başka hiçbir şeyden mutluluk duymaz. Bir süre sonra da aklın yaratılıştaki kendini bilme dürtüsünü kendini köleleştirme dürtüsüne dönüştürür. İnsanlık tarihini iki olgu şekillendirir haz ve zevk bir de  dünyanın gerçek yaşam alanı olmadığını, insanın ölümden sonra gerçek yaşam alanına döneceği üzerine bir medeniyet oluşturan nebevi akıl… İnsanın kendi bilinci üzerine kurulu dünya algısı bu dünyadan başka bir yaşam alanı olmadığını, bu yüzden ölümlü olan bu dünyadan zevk alarak hazzın tadına varmaya çalışmak nefsani aklın en büyük arzusudur. Nefsani akla göre başlangıç ve son bu dünyadır. Ölüp toprak olmadan hazzın zevkine varmak gerek... 20.yüzyılla birlikte aklın aptallaştırıldığı bir dünyada insanlık için nasıl bir çıkış ve nasıl bir son olabilir. İnsanlık için yeni bir çıkışın talebi Tih Çölü’ne hicret mi? Yoksa yerin bitirdiklerinin hazzına vardıkça zevkin sarhoşluğunda aptallaşarak insanlıktan çıkmak mı? “ Hani bir zamanlar,” Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamıyacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de yerin bitiştirdiği şeylerden ; sebzelerden, kabağından, sarımsak , soğan ve mercimeğinden çıkarsın.” Dediniz. O da size “o üstün olanı daha aşağı olana değiştirmek mi istiyorsunuz ? bir kasabaya konaklayın o vakit isteğiniz elbette olacaktır.” Dedi. Bundan dolayı üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’tan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlar ve haksız yere peygamberini öldürüyorlardı . Evet öyle oldu çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı.” ( Bakara 61) İsrail oğulları firavun düzeninde her alanda köle olma durumundaydılar. Eğlenceden tut, tarım ve inşaatlardaki iş ve hazzın köleleriydiler. Hz. Musa bu aşağılık benlikten kurtulmaları için onları Tih Çölü’ne götürdü. Bir nesil kaybolup yeni bir nesil gelmesinden sonra orada yeni bir medeniyetin temellerini atmaya başladı. Öyle ki bu yeni medeniyet, hazzın her türlü kölesi olmaktan, insanlık bilincinden çıkmış olmaktan, korkak ve pısırık bir benlik halinden kurtulmaları için Hz. Musa ilahi emrin direktifleriyle onların yeniden insan olma bilincine kavuşmaları için sahrada 40 yıl boyunca sağlam bir fıtrat üzerine kurulu yeni bir nesil ortaya çıkmasına rehberlik etti. Yeni neslin izzetli benliklerinin oluşmasını amaçlamıştı. Çünkü İsrail oğulları Musa’nın kurtuluş reçetelerine rağmen hazzın köleleştirdiği benliklerin korkaklığından dolayı firavun zulmüne başkaldıramıyorlardı. Hatta onları bu aşağılık benlikten kurtarmak için rehberlik eden Hz. Musa’ya şöyle dediler “Ya Musa sen gelmeden önce de geldikten sonra da firavunun zulmünden hiç kurtulmadık, hatta seninle birlikte daha aşağılık zulümler yaşamaya başladık” diyecek kadar aşağılık bir kavmin fıtratını yansıtmışlardır. İlahi medeniyetin yazılı metinleri/ayetler; insanlığın var olduğu günden beri haz ve zevkin merakının tutkulu kölesi durumunda olduğunu ihtar eder. Cennetteki yasaklı meyve ile başlayan haz ve zevk dürtüsü insanı yaratıcısı olan Rabbine karşı sorumluluklarını yerine getirmemenin isyan ve nisyanının içinde olmasını sonuç vermiştir. Tih Çölü kısası geçmişe ait bir anı veya masal değildir, kıyamete kadar haz ve zevkin, eğlencenin köleleştirdiği, eğlence sektörünün satın aldığı gönüllü kölelerin kısası ve hikayesi olmaya devam edecektir. 19.yy’la birlikte İsrailoğulları tekrar dünya sahnesine geri dönerek yerin bitirdiği tüm sebze ve meyvelerin genetiğiyle oynayarak yapay tatlandırıcı ve GDO’lu ürünler üreterek insanlığı yeniden firavun düzeninin kölelik yaşamına mahkum etmişlerdir. Bugün insanlık yaratıcı benlikten sıyrıldıkça daha çok hazın ve zevkin ürünü olup yeninden bir Tih Çölü’ne hicret etmekte ihtiyacını duymaktadır. Ancak hicret etmek istese de ne bir Musa ne de bir Tih Çölü var. 19’yy başlarında Nıetzsche nice hazzın ve zevkin yeni toprakları olan Avrupa’nın göbeğinde bir peygamber edasıyla tanrı öldü diye haykırsa da o mesajını insanlığa anlatmadan çekip gitti. Giderken yozlaşmış ve köhnemiş Hristiyanlığın, misyonunu çoktan tamamladığını, insanlık için artık kurutuluş değil zulüm ve kölelik vaat ettiğini belirtmek için Hristiyanlığın şekillendirilmiş, insanda bütünleştirilmiş tanrının artık dünya için yıkım olduğunu vasiyet ederek gitti. Gelinen noktada haz ve zevkin ürünleri olan yiyecekler ve genetiği değiştirilmiş sebzeler, meyveler, tahıl ürünleri insanın fizyolojik yapısını da değiştirerek genetiğini yozlaştırdılar. Artık has kaynaklı bireysel yaşamlar yayınlaştırılarak, çift cinsiyetli bireylerin aile yapısı ortadan kaldırılarak Hristiyanlığın ve Museviliğin tanrısından öç aldıklarını sanıp Nıetzsche’nin haykırışına sağır oldukları için hangi tanrının öldüğünü ayırt edemediler ve kendi nefislerinin ürünü olan tanrı onları azgınlaştırdıkça asıl yaratıcı rablerine isyan edip baş kaldırdılar. Gelinen noktada Allah’ın şu ayeti kerimesi en güzel şekilde insanlığın azgınlıkta, haz ve zevki yaşam tarzı kılanların sonunu en güzel şekilde betimliyor. “Onlar geride nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, zevk ve sefa sürdürdükleri nice nimetler bırakmışlardır. Geride bıraktıkları şeylere gelince biz onların hepsini başka bir kavme miras bıraktık” (Duhan Suresi 25-26-27-28) Mehmetakifikbal234@gmail.com
Mehmet Akif İkbal

Paylaş

Son Eklenenler

2023-11-23 DİĞER YAZILAR

KUDÜS MESELESİ IRKİ DEĞİL AKİDEVİDİR

[...]
2023-11-22 DİĞER YAZILAR

KUDÜS DAVASI ALELADE BİR DAVA DEĞİLDİR

[...]
2023-09-22 DİĞER YAZILAR

Şeytan’ın Saptırma Hırsı

[...]
İnzar Dergisi

Aylık İlim ve Kültür Dergisi

Menü
  • Kurumsal
  • Abonelik
  • Sayılar
  • Konular
  • Başyazı
  • Yazarlar
  • İletişim
Konular
  • MAKALE
  • DENEME
  • ŞİİR
  • DİĞER YAZILAR
  • MİSAFİR YAZAR
İletişim
  • Göztepe Mah. Mahmutbey Cad. İstoç Oto Ticaret Merkezi 3. Cadde N Blok No:6/103 Bağcılar/İstanbul
  • (0212) 562 60 06
  • inzardergisi@inzardergisi.com

© Tüm Hakları Saklıdır | İNS AJANS