İnzar Dergisi İnzar Dergisi
E-dergi
Giriş Yap
İnzar Dergisi İnzar Dergisi
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Künye
    • Banka Hesapları
  • Abonelik
  • Sayılar
    • 237. SAYI
    • 239. SAYI
    • 240.SAYI
    • 241.SAYI
    • 242.SAYI
    • 247. SAYI
    • 248.SAYI
    • 253.SAYI
    • 254.SAYI
    • 255.sayı
  • Konular
    • Öykü | Deneme
    • KİTAP
    • PORTRE
    • AİLE
    • EKONOMİ
    • Bilim | Sağlık | Teknoloji
    • MAKALE
    • GEZİ YAZISI
    • RÖPORTAJ
    • DENEME
    • ŞİİR
    • DİĞER YAZILAR
    • MİSAFİR YAZAR
  • Başyazı
  • Yazarlar
    • Faik Enes Demir
    • Zülküf Er
    • Özkan Yaman
    • Bildane Kurtaran
    • Hüseyin Şenlik
    • Furkan Aslan
    • Mehmet Tahir Özsoy
    • Abdullah Tanrıverdi
    • Muhammed Şakir
    • Mehmet Baran
    • Mehmet Ziya Gümüş
    • Dr. Abdulgani YILDIRIM
    • Abdullah CAN
    • M. Salih Gönül
    • Mehmet Sait Özcan
    • Nurullah Titiz
    • Mehmet Zeki Ergin
  • İletişim

BİRİNİN SONUCU DİĞERİNİN SEBEBİ OLAN ÜÇ OLAY ÇANAKKALE SAVAŞI, HİLAFETİN KALDIRILMASI VE HALEPÇE

2022-04-12
DİĞER YAZILAR

Paylaş

Icon

Mart ayında meydana gelen üç önemli olay, bu ayki yazımızın ekseninde olacak. Bunlardan biri 18 Mart 1915 tarihinde başlayan Çanakkale Savaşıdır. Geçilmedi dediğimiz Çanakkale, aslında 3 Mart 1924’te hilafetin kaldırılması ile geçilmiştir. Dolayısıyla ikinci konumuz Hilafetin Kaldırılmasıdır. Üçüncü konumuz da 16 Mart 1988’de Batılıların Saddam Hüseyin eliyle gerçekleştirdikleri Halepçe Katliamı’dır. Sahipsiz kalan ümmetin bir azasının hunharca katledilmesi, ilk iki konunun sonucudur. ÜMMETİN SON SAVUNMASI: 18 Mart 1915 sabahı, Çanakkale sahillerinde demirleyen İtilaf donanması sayesinde o günün ABD’si İngiltere büyük bir plan devreye sokmuş oluyordu. İtilaf Devletleri dediğimiz güçler, yanlarına bir kısım Müslüman askeri de alıp, Çanakkale’den sahile çıkmak arzusundaydılar. Osmanlıların Alman komutanı Otto Liman von Sanders, düşman kuvvetlerini bu boğazda oyalamak derdindeydi. Bu nedenle kuşatma uzuyordu. Bu politika İngilizler ile Osmanlı’nın müttefiki Almanların işine geliyordu. Her iki taraftan ortalama beş yüz bin insanın kaybına sebebiyet veren savaşın sonucunda İtilaf Devletleri Çanakkale’yi geçemediler. Görünürde emperyalizmin piri olan İngilizler istediklerini almadan geri dönüyorlardı. Ama işin özü hiç de göründüğü gibi değildi. Burhan SAYILIR’ın verdiği rakamlara göre; cephede bulunan tarafların ölü, yaralı, esir/kayıp, savaş dışı kalanlardan olmak üzere; Türk, Kürt, Zaza, Çerkez vb. Müslümanların toplam kaybı 251 bin 309; İngilizlerin 205 bin; Fransızların ise 47 bin 446 askerdir. Bu kayıplar her ne kadar başa baş görünse de tüm savaş kayıplarına oranladığımızda Müslümanların çok daha büyük bir kayba uğradığını görürüz. Yine Burhan SAYILIR’ın çalışmasında ortaya koyduğu bir gerçek daha var. Osmanlı’nın savaşta kaybettiği askerlerin yüzde 74’ü 17-32, yüzde 26’sı ise 33-42 yaşlarındadır. Bu ne demektir biliyor musunuz? Osmanlı’nın geleceği olan gençler bu savaşta kaybedilmiştir. Çünkü İngilizler, İslami ideallere sahip, lise öğrencisi iken cephede savaşma kabiliyetini kendinde gören nice Müslüman evladını şehid ederek, gelecek vaad eden nesilde bir inkıta gerçekleştirdi. İslami bilinci, yeni yetişecek nesle aktaracak yaşlı, tecrübeli kesimi de istiklal mahkemeleri idam etti. Böylece İngiliz tarzı bir rejimin gelmesi çok kolaylaştı ki şu an yaşadığımız hayat itibariyle, onlardan yani Batılılardan büyük bir farkımız yoktur. HİLAFETİN KALDIRILMASI; ÜMMETİN SAHİPSİZ KALIŞI Zaten 1. Dünya Savaşından sonra İngilizler İstanbul’a çökmüştü. İstediklerinin tümünü almadıkça da buradan ayrılmadı. Ümmetin son zaferi sayılan Çanakkale cephesinin içinde bulunduğu 1. Dünya Savaşı sonucu; Batılılar, cumhuriyeti kuranların eliyle Hilafeti kaldırmayı başardılar. 3 Mart 1924’te gerçekleşen bu olayın ardından tabiri caiz ise ümmet çobansız kaldı. Halifesiz kalan coğrafyamız, Batılıların at koşturduğu bir mera haline geldi. Elan yaşadığımız durum itibariyle şunu net olarak söyleyebiliriz; ümmet sahipsizdir. Batılılar coğrafyamızın her tarafında cirit atmaktadırlar. Hangi taşı kaldırırsak altından ABD ve İngilizler çıkıyor. Nitekim günümüzde Irak, Suriye, Kürdistan, Afganistan vb. İslam coğrafyasında, Batılıların katlettikleri Müslüman sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Bizleri bir arada tutan din, hilafet vb. kavramlar önemsizleşince devreye milliyetçilik girdi. 1789 Fransız İhtilali sonrası yaygınlaşan milliyetçilik sayesinde paramparça olmuş durumdayız. Ümmetin tüm bileşenlerinin savunduğu Çanakkale’den sonra belirttiğimiz gibi hilafetin kaldırılması ve ümmet bilincinin kaybı olan milliyetçilik nedeniyle bu ümmetin azaları birbirini boğazlamaya başladı. Türk, Kürd’e düşman oldu. Arap, Osmanlı’ya düşman kesildi. Artık İngilizlerin bizleri öldürmesine gerek yoktu. Bizler onlar adına birbirimizi öldürüyorduk zaten… HALEPÇE BİR SOYKIRIMDI: Demem o ki Çanakkale geçildi. Geçildi ki hilafet kaldırıldı. Geçildi ki 16 Mart 1988’de Halepçe kimyasal silahlarla toplu kıyıma uğradı. Batının şımarttığı zalimler 5 bin Müslüman Kürdü zehirli kimyasal bombalarla katlettiler. 1979 yılında İran’da İslami devrim yapıldıktan sonra Batı dünyası devrimin yerleşmemesi için Irak’ı ve bu ülkenin diktatörü olan Saddam Hüseyin’i, İran’a karşı kullandı. Saddam’a sonsuz destek sunan Batı, İran’a karşı kullanılmak üzere Irak’a silah yığdılar. Bu silahların içerisinde konvansiyonellerin yanında kimyasal olanlar da mevcuttu. İran ve Irak savaşı sırasında bir yandan Saddam Hüseyin Araplaştırma faaliyetleri çerçevesinde Kürdleri büyük bir baskı altına aldı. Bu anlamda Enfal operasyonlarını başlatan Saddam Hüseyin, Kürdleri katliamdan geçirerek yerlerinden ediyordu. Girdiği köylerde camiden başka tüm yapıları yıkıyor, insanlarının bir kısmını öldürüyor, geri kalanlar ise iç taraflara göç ediyordu. Bu operasyonun bir parçası olan Halepçe’de Batı’nın verdiği silahları kullanan Irak rejimi, zehirli kimyasal kullanarak ortalama 5 bin Kürdü kıyımdan geçirdi. Sabah Gazetesi’nden Ramazan Öztürk’ün dünyaya geçtiği haber ve resimler karşısında insanın nutku duruyordu. Ölüm tarlalarını andıran Halepçe kırsalı, rengarenk elbiseler içerisinde hareketsiz kalan binlerce kürdün ölümünü ümmete ve dünyaya arz ediyordu. Güneş Gazetesi’nden Faruk Ölçücü ise; “Dış görünümlerinde hiçbir şey olmayan bu insanlar, sokaklarda uyur gibi yatıyorlardı. Koca kasabada hayvanlar dahil canlı hiç kimse kalmamıştı. Atılan kimyasal bombalar düştüğü yerlerden uzak noktalara rüzgarın etkisiyle gaz bulutu şeklinde giderek evlerin içindeki odalarda saklanmış insanların da boğularak ölmesine neden olmuştu. Keşke ben de ölseydim.” Diyerek olayın vahametini bildiriyordu. Enfal, Kur’an’dan bir surenin ismi idi. Ganimet anlamına gelen bu ismin Saddam tarafından seçilmesi büyük bir talihsizlikti. Büyük ihtimalle Kürd insanının canını ve malını ganimet olarak gören bir zihniyetin eseri olan Halepçe’de 5 bin ölü, 10 bin civarında yaralı vardı. Nüfusu 70-80 bin olan kent hayalete dönmüştü. Herkes İran ve Türkiye gibi ülkelere kaçmıştı. Süleymaniye Üniversite’sinden Fuat Baban yayımlamış olduğu bir makalesinde, Halepçe’de özürlü doğum oranının Hiroşima ve Nagazaki’nin 4-5 katı olduğunu belirtiyor. Tanıklarının halen sağ olduğu bu katliam, “kimyasal” lakaplı yaratıkların gerçekleştirdiği tarihin utanç sayfalarından birini oluşturdu. Ancak başta da belirttiğimiz gibi tarihsel olaylar birbirinden bağımsız değildir. Çanakkale’nin geçilmiş olması beraberinde hilafetin kaldırılmasını getirdi. Bunun sonucunda ümmet dağıldı. Sahipsiz kalan ümmetin uzuvları, Batı tarafından bir bir yutuldu. İşte Halepçe bu sahipsizliğin neticesi meydana gelen yürek parçalayıcı bir katliamdı.  
Mehmet Emin Özmen

Paylaş

Son Eklenenler

2023-11-23 DİĞER YAZILAR

KUDÜS MESELESİ IRKİ DEĞİL AKİDEVİDİR

[...]
2023-11-22 DİĞER YAZILAR

KUDÜS DAVASI ALELADE BİR DAVA DEĞİLDİR

[...]
2023-09-22 DİĞER YAZILAR

Şeytan’ın Saptırma Hırsı

[...]
İnzar Dergisi

Aylık İlim ve Kültür Dergisi

Menü
  • Kurumsal
  • Abonelik
  • Sayılar
  • Konular
  • Başyazı
  • Yazarlar
  • İletişim
Konular
  • MAKALE
  • DENEME
  • ŞİİR
  • DİĞER YAZILAR
  • MİSAFİR YAZAR
İletişim
  • Göztepe Mah. Mahmutbey Cad. İstoç Oto Ticaret Merkezi 3. Cadde N Blok No:6/103 Bağcılar/İstanbul
  • (0212) 562 60 06
  • inzardergisi@inzardergisi.com

© Tüm Hakları Saklıdır | İNS AJANS