a)Kimdir?
Bazıları yaldızlı bir hayat sahibiyken bazıları da yıldızın ta kendisidir. Yol gösteren yıldızlar, karanlığın sultanı; yaldızlı olanlar ise yalancı hülyaların silik şahsiyetleridir. Örneklik yıldızdadır, yaldızda değil.
Bu yaldızsız yıldızlardan biri de Ebu Muhammed künyeli Talhatu’l Hayr, Talhatu’l Feyyad, Talhatu’l Cevvad diye bilinen Talha bin Ubeydullah’tır.
Aslen Teym oğulları kabilesine mensup olan Hz. Talha; güzel yüzlü, orta boylu, geniş omuzlu, esmer ve sık saçlı idi. Saçı ne düz ne de kıvırcıktı. Yürürken hızlı yürür, bir tarafa döneceği zaman ise tüm vücudu ile dönerdi.
Annesi Sa’be binti Abdullah olup sahabeden Ala b. Hadrami’nin kız kardeşidir. Soyu Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ile Mürre bin Kab, Hz. Ebu Bekir ile de Kab b. Sad b. Teym’de birleşir. Hem Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem hem de Hz. Ebu Bekir ile akrabadır.
Çocuklarına peygamberlerin isimlerini veren Hz. Talha’nın on üç veya on beş çocuğu vardı. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’in dört eşinin kız kardeşleriyle evlendiği için kendisiyle bacanak idi.
Doğum yılı net değildir.
Miladi 656 yılında şehit olmuştur.
Okuma yazma bilen ender kişilerdendir.
Aşere-i Mübeşşere’dendir.
Müslüman olan ilk sekiz sahabidendir.
Hz. Ebubekir’in vesilesiyle hidayete ermiştir.
Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in hayır duasını alanlardandır.
Hz. Ömer’in halifelik için atadığı altı kişilik “Danışma/Şura Meclisi” üyelerindendir.
Bedir hariç tüm savaşlara katılmış biridir.
Uhud’da elini Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi veselleme siper edip çolak kalan odur.
Ticaretle uğraşmış zengin ve cömert biridir.
b)Hidayeti ve Hayatı:
Busra’da ticaret için bulunurken bir rahiple karşılaştı. Rahip Harem içlerinde halkından birinin olup olmadığını soruyordu. Dediğine göre Mekke’de son peygamber zuhur edecekmiş: “O, Mekke’de zuhur edecek. Peygamberlerin sonuncusudur. Mekke’den ayrılacak. Hurmalık, taşlık ve çorak bir yere hicret edecektir. Ey genç! Sakın O’nu kaçırma! Sakın bu fırsatı yani onunla birlikte olma, ona dost olma, yoluna yoldaş olma, sırrına sırdaş olma, canına canan olma fırsatını kaçırma! Sakın ayağına kadar gelen bu fırsatı kaçırma!”
Mekke’ye döner dönmez olan biten gelişmeleri sorunca Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’in peygamber olarak ortaya çıktığını ve Hz. Ebu Bekir’in ona tabi olduğu haberini annesinden aldı. Rahip doğru söylemişti. O da hemen Hz. Ebu Bekir’i bulup gökyüzünün sekizinci yıldızı oldu. Rahibin söylediklerini Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ve Hz. Ebu Bekir’e anlattı.
İman ettikten bir süre sonra başta annesi olmak üzere kabilesi ona işkenceler yaptı. İbn-i Hacer’in El-İsabe’sinde olayı Mes’ud b. Hıraş şöyle rivayet etmiştir:
“Ben Safa ile Merve arasında dolaşırken kalabalık bir grubun bana doğru geldiklerini gördüm. Kenara çekildim ve gelenlerin kimler olduklarını görmek için beklemeye başladım. Baktım ki en önde elleri boynuna bağlanmış bir genç ve arkasında ellerindeki kamçılarla o gence vuran adamlar var. En arkada ise yaşlı bir kadın, o da eli kamçılı adamlara sürekli emirler yağdırıyor, onlara gence sürekli vurmaları için emirler veriyordu. Çok merak ettim, kendi kendime dedim ki, ‘Kim bunlar? Bu genç nasıl bir suç işlemiş ki böyle bir cezayı hak etmiş olabilir?’ Etraftaki insanlara bu gencin kim olduğunu sorduğumda dediler ki, ‘Bu genç Talha b. Ubeydullah’tır’. Ben, ‘Onu döven, ellerindeki kamçılarla ona kırbaçlar vuran kimlerdir?’ diye sordum. Oradakiler ‘Bunlar Teymoğulları mensuplarıdır. Yani Talha’nın akrabalarıdır.’ dediler. Bunun üzerine ben de tekrar sordum ‘Peki şu bağırıp çağıran kadın kimdir?’ Onlar dediler ki ‘O da Talha’nın annesi Sa’be’dir.’ Ben, ‘Peki, ne istiyorlar ondan?’ diye sordum. Onlar, ‘Talha babalarının dininden yüz çevirip Muhammed’in dinine tabi olmuş. Akrabaları da ona işkence ederek onu yeniden atalarının dinine çevirmeye çalışıyorlar.’ diye cevap verdiler. Ardından bir müddet bu genci takip ettim. Akrabaları ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar o gencin ağzından çıkan cümle şu idi: “İsterseniz beni öldürün, ama ben asla dinimden dönmeyeceğim.”
İşkenceye uğradığında Hz. Ebu Bekir ile beraber bağlanıp ağabeyi Osman ve Nevfel bin Huveylid tarafından işkenceye uğradı. Bu durumda ikisi birden bağlanıp işkence gördüğünden dolayı “Karneyn/İki yakın dost” olarak tanındılar.
Habeşistan’a yapılan hicrete Suriye’de bulunduğu için katılamayan Hz. Talha, 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret etti.
Said bin Zeyd ile beraber istihbari faaliyetlerden dolayı Bedir savaşına katılamasa da ganimetten katılmışçasına kendisine pay verildi.
Uhud savaşında ise gösterdiği kahramanlık dillere destan oldu. Öyle ki Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’e atılan bir oka karşı elini siper etmiş, eli çolak kalmıştı. Aynı savaşta kendini basamak yapmış, Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ona basarak kayalığa çıkmıştı. Zaten bu fedakarlıklarından dolayı “Talha’ya cennet vacip oldu.” (Tirmizi, Menakıb, 21) müjdesinin muhatabı oldu.
Bu yönüyle Uhud’da Talha için Hz. Ebû Bekir “Uhud, Talha’nın günüydü.” demişti.
Sa’d b. Ebi Vakkas ise “Uhud günü Talha hepimizden daha cesur ve cömert davranıyordu. O, Allah Resûlü’nü koruma adına elinden geleni yapıyor, Efendimiz’in önünde kendini korkusuzca siper ediyordu.” demekten geri durmadı.
Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem “Uhud’da sağımda Cebrail, solumda ise Talha vardı.” diyerek Hz. Talha’nın Uhud günündeki fonksiyonunu dile getirmişti.
Hz. Talha, İslam tarihinin sonraki gelişmelerinde dürüst, zengin ve cömert olan kişiliğiyle Talhatu’l Hayr diye ünlendi. Talhatu’l Cevvad diye çağrılması da infakı ve yardım etmeyi sevmesindendi. Yine Numan kuyusunu infak ettiğinden feyizde, berekette ve Allah’ın ihsanını kazanmada Talhatu’l Feyyad olmaya hak kazanmıştı.
Hz. Ebu Bekir döneminde, ona biat edenlerden olup Ridde olaylarının bastırılmasında önemli rol oynadı.
Hz. Ömer’in tayin ettiği altı kişilik şurada yer aldı.
Hz. Osman lehine halifeliğe adaylıktan çekildi.
Hz. Osman’ın şehit edilmesinden sonra Hz. Ali’ye biat etse de sonradan Zübeyr bin Avvam ile birlikte Mekke’ye Hz. Aişe’nin tarafına geçti.
c)Vefatı:
Hz. Talha, Basra yakınlarında Hz. Ali’nin ordusuyla karşılaştıkları Cemel Vakası’nda Hz. Ali ile görüştükten sonra savaşmaktan geri durdu. Fakat Mervan bin Hakem, onu ayağından yaraladı. Zehirlenmesinden dolayı şehit oldu.
İbnu’l Esirin yazdığına göre o güne kadar Allah’a, Resûlü’ne, halifelerine tereddütsüz biat eden Hz. Talha, biatını bozarak ölmek istemiyordu. Savaşta bir asker, yakınlarına geldi. Hz. Talha, onun Hz. Ali’nin askeri olduğunu öğrendi. “Uzat elini Ali’nin adına sana biat edeyim. Ben şu an ölüm yolundayım. Allah’ın huzuruna biatını bozmuş biri olarak gitmek istemiyorum.” dedi.
Asker durumu Hz. Ali’ye haber verdi. Hz. Ali koşarak onun yanına geldiğinde ruhunu Rahman’a teslim etmişti. Başında gözyaşı döktü. Hz. Hasan ise babasına üzülüyordu. Hz. Ali hem ağlıyor hem de şu sözleri söylüyordu: “Ey Talha! Yıldız dolu şu semanın altında seni toprağa serili görmek bana çok ağır geldi.” Oğlu Hz. Hasan’a dönerek “Keşke baban yirmi yıl önce ölseydi de bugünleri görmeseydi.” dedi.
Halife Hz. Ali onu kefenledi, namazını kıldı ve Basra’da el-Kelâ’ya defnetti. Hz. Talha, sözünde sadık, şehit gibi yaşadı ve şehit olarak bu dünyadan ayrıldı.
d)Fazileti:
*Kendisinden 38 hadis rivayet edilmiştir.
* Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem bir gün hutbede şu ayeti kerimeyi okudu: “Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler vardır…” Orada bulunan sahâbîlerden biri ayağa kalktı ve: “Sözlerini değiştirmeden bekleyenler kimlerdir? Bunlara örnek verir misin Ya Resûlullah!” dedi. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem soruya cevap vermeyince soruyu tekrarladı. Az sonra mescide üzerinde yeşil elbiseleriyle Hz. Talha girdi. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem onu görünce tebessüm etti ve soruyu sorana yönelerek “İşte! Bana sorduğun sorunun cevabı… Şu yeşil elbise giymiş insana bak! İşte o, Allah yolunda şehadeti isteyip ve o yolda verdiği ahdi değiştirmeden duran birisidir.”
* Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem bununla da yetinmemiş ve “Yeryüzünde yaşayan bir şehit görmek isteyen Talha b. Ubeydullah’a baksın.” demişti.
* Bir gün Hz. Talha, evinde oturmuş, düşünüyorken hanımı Su’dâ hatun yanına gelmiş. Onu düşünceli gördüğünü söylemiş. Şöyle konuşmuşlar:
“Dün bir arazi sattım. Karşılığında yedi yüz bin dirhem aldım. Evin bir köşesine koydum. Şimdi ölsem ve Allah’ın karşısına çıksam nasıl hesap vereceğim?”
“Üzülmene gerek yok! Şimdi ihtiyaç sahibi olan dostlarımızı, akrabalarımızı çağırır, onlara dağıtırız.”
“Bunu gerçekten yapar mısın?”
Su’da, hiç beklemeden gidip eşe-dosta haber verdi. Altınlar tüm ihtiyaç sahiplerine infak edildi.
Kaynakça:
inzar
- el-İsabe, İbn-i Hacer Askalanî, Sağlam yayınevi, 2011
- İslam Tarihi, M. Asım Köksal, Şamil Yayınevi, 3. Cilt, 1989
- Sahabe Hayatından Tablolar, Dr. Abdurrahman Rıfat el-Başa, Kervan Yay. 1. Cilt
- https://islamansiklopedisi.org.tr/talha-b-ubeydullah
- https://siyerdergisi.com/?h472/yasayan-sehit:-talha-bin-ubeydullah
inzar