Siz biriciksiniz, siz bir tanesiniz ağabey!
Siz öyle kıymetlisiniz ki, para etmeyen hiçbir şeyiniz yok.
Bir anlamda petrole benzetebiliriz sizi üstad!
Her halinizle kıymetlisiniz, hiçbir atığınız yok, hiçbir şeyiniz boşa gitmiyor.
Benzin oluyorsunuz, motorin oluyorsunuz, fueloil oluyorsunuz, her çeşit madeni yağ oluyorsunuz, sentetik oluyorsunuz, plastik oluyorsunuz.
En kötü, en kaba atığınız zifttir, ondan da asfalt oluyor. Yani para etmeyen hiçbir şeyiniz yok maşallah.
Üstad, bu yönüyle sizi koyuna da benzetebiliriz.
Etiniz para ediyor, sütünüz para ediyor, deriniz para ediyor, yününüz para ediyor. Hatta dışkınız bile gübre oluyor para ediyor, boşa giden hiçbir şeyiniz yok, her şeyiniz kıymetli maşallah!
Sizi niçin bu şekilde petrole benzettim, koyuna benzettim biliyor musunuz üstad?
Bakıyorum maşallah hayatta hiçbir şeyinizi zayi etmiyorsunuz, hiçbir şeyiniz boşa gitmiyor, değerlendirmediğiniz hiçbir haliniz ve pozisyonunuz yok.
Birileri azıcık da olsa oturup sizi dinlemişlerse artık onlar sizin müridiniz sayılıyor, öğrenciniz sayılıyor, siz de onların üstadı oluyorsunuz.
Artık bundan sonra onlardan bahsedecek olursanız “dersimize gelmişlerdi, sohbetimize katılmışlardı, sohbet halkamızda bulunmuşlardı…” diye bahsediyorsunuz.
Bu arada telaffuz ettiğiniz ne kadar kelime varsa hiç biri yere dökülmeden derhal kapışılıyor, kaydediliyor, öyle olmasını istiyorsunuz.
Ağzınızdan çıkan her şey ya beyanat oluyor, ya demeç oluyor, ya bir fetva oluveriyor, yani hiç boşa gitmiyor, bir değer kazanıyor.
Eğer biraz uzunca konuşmuşsanız, onun adı ders oluyor, konferans oluyor, kaydediliyor, CD oluyor, video oluyor ve artık dört bir yana gönderiliyor.
Daha sonra da risale oluyor, kitap oluyor.
Sadece bu anlamda biricik değil, birçok anlamda biriciksiniz, bir tanesiniz üstad!
Bulunduğunuz yerde bir tek siz varsınız. Sizden başka kimse yok.
Hangi taraftan bakılırsa bakılsın bir tek siz görünüyorsunuz, gerçekten sizin o durduğunuz yerde sizden başka kimse yok.
Söyleyin sizin bulunduğunuz yerde sizden başka bahse değer biri var mı?
Sizi şimdi o bulunduğunuz yerden çekip alsak geriye kim kalır üstad?
“Ben olmasam da olur” diyebilir misiniz? Siz yoksanız orada başka hiç kimse yoktur.
İsterseniz başkalarına da sorabilirsiniz; sizi oradan çekip aldığımızda geriye hiç, ama hiçbir şey kalmaz.
İşte bu anlamda da siz biriciksiniz, bir tanesiniz, bir tek siz varsınız.
Peki, bu nasıl böyle oldu?
Çünkü siz öyle istediniz, hep böyle olsun istediniz.
Sadece ve sadece kendinizin olmasını istediniz.
Beraber olduklarınız arasında hiç kimsenin büyümesini istemediniz, azıcık sivrilen olmuşsa hemen onu budayıverdiniz.
Birlikte olduklarınızın içinde birazcık fazla okuyan, birazcık kendini geliştiren ve bu yönüyle fark edilen ve dikkat çekmeye başlayan birileri olmuşsa onu oradan uzaklaştırdınız, her zamanki gibi orada sadece siz kaldınız.
Kendinizden başka birilerine tahammül edemediniz üstad!
Birlikte olduklarınızdan, beraber yola çıktıklarınızdan hiç kimsenin önünü açmadınız, hep yolunu kestiniz ve böylece bir an önce ayrılıp gitmesini sağladınız.
Oluşturduğunuz gurup içerisinden hiç kimsenin gerilerden gelerek sizi geçmesine müsaade etmediniz, böyle bir şeyi kabullenemediniz!
Birlikte olduklarınızdan bir tek kişinin bile bir tek konuda sizden bir burun farkı öne çıkmasına asla tahammül edemediniz.
Sizi ikinci plana itecek hiçbir görüntüye mahal vermediniz, müsaade etmediniz
Bu konuda öyle ustaydınız ki, yanlışlıkla bile hiç böyle bir pozisyonda bulunmadınız.
Sevgili ağabey, muhterem üstad!
Keşke böyle olmasaydınız, keşke sizinle birlikte olanların önünü açsaydınız, birlikte yola çıktıklarınızın kendilerini yetiştirmelerinden ve sizi aşmalarından sevinç duysaydınız!
Siz bundan sonra bir kişi değil, bir çok kişi olurdunuz, bir çok alim ve bilen kişinin bulunduğu bir yapı olurdunuz. Korkmayın, hiç kimse sizin kadir ve kıymetinizi inkâr etmezdi, siz yine o camianın ağabeyi olarak kalırdınız, hem de etrafında çok güçlü insanların bulunduğu bir ağabey.
Unutmayalım ki bu ümmetin hasretle görmek istediği fotoğraf, birden fazla üstadın, birden fazla âlimin, birden fazla aydının, birden fazla ağabeyin bir tek resim karesinde bulunabilmesidir.