Değerli okurlar!
Nisan ayı, miladi tarih açısından Viladet-i Nebi'yi barındırdığı ve dosyamızın da konusu olduğundan sizler için kıymetli hocamız Mehmet Göktaş ile “Siyer" üzerine bir röportaj yaptık. Malumunuz hem idrak ettiğimiz ayın Nisan hem de Ramazan-ı Şerif olması gibi iki güzelliği bir arada yaşıyoruz. “Siyer"in insanlığı vahye uydurma projesi olduğu bilinciyle iyi okumalar diliyoruz.
1952 yılında Kayseri'nin merkez Kıranardı kasabasında dünyaya gelmişim. İlkokulu kasabamda, İmam-Hatip okulunu Kayseri'de okuduktan sonra 1978 yılında Erzurum İslami İlimler fakültesinden mezun oldum. On yıldan fazla İlçe müftüsü olarak görev yaptım. 1989 yılında görevden ayrıldım. O günden bu yana serbest olarak okuma yazma çalışmalarımı sürdürüyorum. On beşe yakın yayınlanmış çalışmalarım var. Son yıllarım daha çok Doğruhaber, İnzar Dergisi, Rehber Tv ve etkinlik konuşmalarıyla geçmektedir
-Değerli hocam, siyer nedir, neden öğrenmeliyiz?
Siyer, Hz. Muhammed Aleyhisselam'ın hayatını ve dolayısıyla O'nun getirdiği İslam'ı anlatan bir ilim dalıdır. İslamî ilimler adına tedvin edilen ilk ilim dalı siyerdir ve bu konudaki ilk eserler Siyret-i İbn İshak ve İbn Hişam'dır ki, bunlardan önce İslam adına ne fıkıh ne tefsir ne hadis kitabı yoktur. Yani İslami ilimler Siyer ile başlangıç yapmıştır.
Kısa zamanda üç kıtaya yayılan İslam Dini hep Siyerle beslenmiştir. Bir anlamda Siyer ilmi, İslami ilimlerin öncü birliği olmuştur.
İslam'ın merkez noktasında Peygamber Aleyhisselam durmaktadır. Onun siyreti/hayatı öğrenildiğinde, İslam öğrenilmiş olacağı için bu ilim dalı İslam coğrafyasının en ücra noktasına kadar aynı süratle yayılmıştır.
Siyeri neden öğrenmeliyiz sorusu çok önemlidir. Siyer, Müslümanların gönül dünyasıdır, muhabbetin kaynağıdır, Peygamber sevgisinin, oradan da Allah sevgisinin en hızlı bir şekilde yayılma yoludur, bu anlamda Müslümanları ayakta tutmuştur.
İslam'da resim ve heykel olmadığı için Siyer ilmi Müslümanların tahayyül gücünü artırmış, ufuklarını genişletmiştir. Böyle olunca hiçbir ilim dalı, Siyer kadar Müslümanlara Allah ve Rasûlü'nün sevgisini verememiştir.
Hocam, günümüz şartlarında siyeri nasıl öğrenmeliyiz?
İslam adına gerek çocuklarımıza gerek büyüklerimize öğretilecek en kolay ilim Siyer'dir. Diğer ilimleri öğretebilmemiz için o ilim dalında kendimizi iyice yetiştirmemiz gerekir. Fakat Siyer ilmi o kadar zor değildir. Aile içinde ilk etapta birimizin okuması ve diğerlerinin dinlemesi yeterlidir. Fakat belirli bir zaman Rasûlullah'ın hayatını anlatan veya kitaptan okuyan kişinin bir an önce kendisini yetiştirmesi gerekir.
“Siyer Okumaları" diyoruz buna, bu ilmin başlangıcı böyledir; okumak ve dinlemek. Fakat daha sonra daha geniş kitaplardan herkes kendisini geliştire cek, detaylarına inecek, yorumunu yapabilecek seviyeye gelecektir.
-Hocam, “Nasıl Bir Resule İnanıyoruz ve Mekke'de Müslüman Olmak" gibi eserlerin yazarı olarak bizler nasıl bir rasûle inanmalıyız, inandığımız rasul dinin neresindedir?
Peygamber Aleyhisselam dinin merkezinde durmaktadır, aslında bütün peygamberler böyledir. Yüz yirmi dört bin veya iki yüz yirmi dört bin peygamber geldiği rivayet ediliyor. Soruyoruz, bunların kaç tanesine kitap verilmiştir? Kendisine kitap verilmeyen peygamberlere itaat edilmeyecek mi, emirleri ve yasaklarının yerine getirilmesi için illaki onlardan kitap mı istenecekti?
Sözü uzatmayalım; Allah Teala emirlerini ve yasaklarını mutlaka tilavet edilen bir vahiy cinsinden göndermek zorunda değildir. Nitekim Hz. Peygamber Aleyhisselama gönderdiği emirlerin tamamı Vahyi Metlüv (Kur'an) vasıtasıyla değil, bir kısmı da gayri metlüv yoluyladır vesselam. Elbette İslam'ın bütün emir ve yasaklarına dolaylı da olsa Kur'an'da bir işaret vardır; ama nice emir ve yasaklar doğrudan Kur'an'da yer almamıştır. Bir başka tabirle; Allah Teala Rasûlüne emretme yetkisi, farz kılma yetkisi, haram kılma yetkisi vermiştir, bize düşen de itaattir.
Şu sorulara cevap verilmelidir: Başta Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Ebubekir olmak üzere İlk Müslümanların tamamı, Ashab-ı Kiramın tamamı namaz kılmayı nereden, kimden öğrenmişlerdir? Bugüne kadar bir tek tarihçi, bir tek yazar “Kur'an'dan öğrenmiştir" cevabını vermemiştir. İstisnasız hepsi “Allah'ın Rasûlünden öğrenmiştir" cevabını vermişler dir. Daha da önemlisi, Peygamber Aleyhisselam namaz kılmayı Kur'an'dan yani Vahy-i Metlüvden değil, Cebrail'in göstermesiyle öğrenmiştir. Namazla birlikte İslam'ın daha nice ameli bu şekildedir.
Beş vakit namazın vakitleri, rek'at sayıları, kılınış şekli, zekât miktarları, cenazelerin defni, yıkanması, bayram namazları ve daha nice şiarlarımızı biz Peygamber Aleyhisselam'dan almışız. Çünkü O'na itaat Allah'a itaattir vesselam. Bu konuda sayısız eser yazılmıştır. Bizim yazdığımız “Nasıl Bir Rasûle İnanıyoruz" kitapçığı da Peygambersiz bir İslam(!) iddiasında bulunanlara cevap niteliğinde mütevazi bir çalışmadır.
Esasında Peygamber Aleyhisselam'ı devre dışı bırakarak “Kur'an bize yeter" iddiasında bulunanların gayesi iddia ettikleri gibi tevhidi anlamda bir titizlik değil, yanında Peygamber Aleyhisselam'ın olmadığı bir Kur'an'ı kendi istedikleri yere götürmek, lastik misali istedikleri istikamete sürdürmektir. Nitekim Kur'an bize yeter, diyenlerin ibretlik savruluşlarını izliyoruz. Daha açıkçası onların hedeflerinin Kur'an olduğu ortaya çıkmış durumda. Bunu yapabilmenin tek yolu da Peygamber Aleyhisselam'ı Kur'an'ın yanından uzaklaştırmaktır.
-Ahzab suresi 21. ayette “En Güzel Örnek/Üsve-i Hasene"den kasıt nedir hocam? Yüce Allah neyi murad etmiştir?
İstisnasız her konuda Allah'ın Rasûlü bizim için, bütün bir insanlık için hem en güzel hem de yegâne örnektir.
Şuna dikkat edilmelidir: Allah'ın Rasûlünün hayatı milim milim saniye saniye kayıt altına alınmış, hayatında en ufak bir karanlık nokta bırakılmadan insanlığa sunulmuştur.
Daha da önemlisi, Rabbi O'na örnek olabileceği bütün sahneleri yaşayıp gösterme fırsatını vermiştir. Nasıl bir evlat olunur, nasıl bir eş olunur, nasıl bir baba olunur, nasıl bir dede olunur yaşatıp gösterdiği gibi; hakim nasıl olmalıdır, komutan nasıl olmalıdır, devlet başkanı nasıl olmalıdır hayatın bütün bu evrelerini de göstermiştir.
-Buna göre hocam, bir Müslüman Hz. Peygamberin hayatını zahiri ve batini olarak tamamıyla uygulayabilir mi yoksa hayatına taalluk eden uygulamalarını mı esas almalı?
Hem Kur'an hem kendisi defalarca O'nun bir “beşer" olduğunu belirtmiştir, bir beşer nasıl bir hayat sürüyorsa hepsi bizim uygulayabileceğimiz şeylerdir.
-Yeni siyer okumaya başlayanlar için tavsiyeleriniz var mı? Siyer konusunda okunması gereken birkaç eser sıralar mısınız hocam?
Elhamdülillah Siyer konusunda bugün sayısız kitaba sahibiz. Bizim tavsiyemiz bu konuda ilk olarak “tek cildlik bir siyer" bir hamlede bitirilmeli, daha sonra detaylı okumalar yapılmalıdır. Yakinen tanıdığımız hocalarımızın siyretlerinin yanında Şa'ravi'nin “Özgürlük Peygamberi", Hamidullah'ın “İslam Peygamberi" ve aynı hacimde birçok eser okunmalıdır. Esas tavsiye edeceğimiz en hacimli eser Mustafa Asım Köksal “İslam Tarihi"dir. Bu eser tekrar tekrar okunmalıdır.
Siyret konusunda bir şeyler söylemek ve yazmak isteyenlere gelince kaynak kitapların hepsine ulaşmak zorundadırlar.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum hocam.
İnzar Röportaj/Söyleşi
İnzar Röportaj/Söyleşi