Değerli okurlar, Mart ayı denince (16 Mart 1988) “Halepçe Katliamı”nı anmadan geçmek, vefasızlıktır. Zulmün en dip noktasının yaşandığı bu olayda Halepçe halkı, gazla ölüme mahkûm edilmişti. Kucağında bebeğiyle duvar dibindeki tabloyu unutmuş değiliz. Zalim Saddam’ın bu meşum zulmü ve mazlum Halepçe halkının katledilmesi, tarihe geçen en unutulmaz olaylardan biri olması hasebiyle, Halepçeli bir STK başkanı olan İkbal Gaffar Emin Beyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. İyi okumalar…
Okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?
Adım İkbal Gaffar Emin. 1974 Halepçe doğumluyum. Arap Dili Edebiyatı Lisans mezunu ve (Mecit Halepçe) Hayır Kurumu (STK) başkanıyım.
Halepçe katliamı kısaca nasıl oldu, anlatır mısınız?
Halepçe katliamı, eski Irak hükümetinin, Peşmerge güçlerinin desteklediği İran güçlerinin şehre girmesi sonucu gerçekleşen bir tepkiydi. Bu gelişme Saddam rejimini kızdırdı ve şehre kimyasal silahlarla vurmaya karar verdi. Kısaca böyle meydana geldi.
Peki neden başka bir yer değil de Halepçe seçildi?
Çünkü Halepçe, dini ve siyasi faaliyetleri ve rejim karşıtı duruşu ile bilinen Kürt şehirlerinden biriydi. Bunun yanı sıra hükümete karşı çıkan ve direnen Peşmerge güçlerini de barındırıyordu.
Bu katliamda rol alanlar uluslararası veya başka mahkemelerde yargılandılar mı?
Nispeten sınırlı çabalar vardı; fakat trajedinin büyüklüğüne bakıldığında gerekli düzeyde olamadı. Bu çabalar yetersiz yani az kabul edilir. Bu trajedi altında hâlâ acı çeken ve yeterli maddi/manevi tedavi ve destek alamamış yüzlerce yaralı var.
Halepçe şehitleri ve mağdurları adına bugüne kadar maddi veya manevi herhangi bir gelişme veya girişim oldu mu?
Katliamın sorumlularından bazıları yargılandı. Hepsi Irak mahkemelerinde ve uluslararası mahkemelerde değil. Fakat Avrupa şirketlerinin ve devletlerinin de olaya dahli olduğu bilinerek (yargılandı). Ama ne yazık ki dava ciddi destekçi bulamadı ve hâlâ ciddiye alınmadan uluslararası dolaşımdadır.
Günümüzden geçmişe bakınca bu katliamın manasını nasıl anlamak lazım. Yeni nesil bu konuda duyarlı mı?
Halepçe katliamı gerçekten trajikti. Binlerce kurbanı vardı ve bu büyüklükteki bir trajedinin ciddi psikolojik ahlaki sonuçları olmalı. Öte yandan ister komşu ülkelerde ister dünya ülkelerinde olsun bu trajedi ile mücadele, kurbanların acı ve elemlerini azaltacak seviyede olmadı.
Bu nedenle yeni neslin konu ile ilgilenmediğini, hükümetlerinden ve dünyadan bu trajedinin hatırasının acısını unutturacak bir değişiklik yapılmasına dair neredeyse umudunu yitirdiğini görüyoruz.
Hâlâ ıssız evlerin kalıntıları var ve hala acı çeken yaralılar ve çocuklarını kaybeden, onların dönüşlerini bekleyen aileler var.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Son olarak vicdan sahiplerini ve Halepçe trajedisine karşı empati yapabilen herkesi, olaya insani boyuttan bakmaya ve mağdurların acı ve ıstırabını hafifletmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çağırıyoruz. Psikolojik ya da fiziksel olsun hala desteğe ihtiyacı olan pek çok kişi var.
Geç de olsa inşallah bu beklentileriniz gerçekleşir. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
İnzar Röportaj/Söyleşi
İnzar Röportaj/Söyleşi