“(Ey Resulüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel nasihatle davet et. Onlarla en güzel üslup ne ise onunla mücadele et! Hiç şüphesiz Rabbin, yolundan sapanları herkesten iyi bildiği gibi, doğru yolda olanları da herkesten iyi bilir.” (Nahl: 125)
Bu ayet-i kerime, davetin en temel ilke ve esaslarını bize açıklıyor. Hangi devir ve nesilde olursa olsun davetin bu ilke ve esaslara dayanması ve bu esaslara uygun olarak yapılan davetin üslup, yöntem ve metotlarını belirliyor. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem başta olmak üzere, İslam’a davet faaliyetlerini yürüten tüm davetçilerin yolu ve yordamını, edep ve ahlaki ilkelerini belirliyor. Öyleyse Kur’an’ın doğrudan belirlediği bu davetin ilkeleri nelerdir? Ona bir göz atalım:
1-Hikmet ile davet: Bu davet, muhatabın psikolojik ve sosyolojik durumunu göz önünde bulundurması, her defasında ne kadar anlatılmasının uygun geleceğine dikkat etmeyi, insanların bünyesi hazırlanmadan onlara yükümlülükler yağdırmaması, onlara nasıl hitap edileceğini iyi seçmeyi, şartlara ve durumlara göre bu hitap yöntemini ve yolları çoğaltmasını gerektirir. Acelecilik, duygusallık ve tepkisellik ile işi zora koşarak hikmetin sınırlarını aşmaktan uzak durmasını bize öğretir.
Şu halde davetçinin tebliğ esnasında dikkatli ve basiretli olması gerekir. Muhatap kişinin zihin, yetenek ve şartlarının göz önünde bulundurulması ve mesajın bunlara uygun bir şekilde iletilmesi gerekir. Ancak aynı metot herkese veya her gruba uygulanmamalı, aksine önce muhatabın psikolojisi ve hastalığı teşhis edilmeli, ona göre zihin ve kalbi uyarılarak hitap edilmelidir.
2-Güzel nasihat ile davet: Bu davet; yumuşak bir üslupla kalplere girmeyi, tatlı sözle duyguların derinliklerine inmeyi gerektirir. Gereksiz ve yersiz söz, kırma, azarlama ve zorlamaya başvurmamayı icap ettirir. Bilgisizce veya iyi niyetten olabilecek hataları yüze vurmamayı, sıkıntı yaratacak halleri deşifre etmemeyi zorunlu kılar. Nasihatteki yumuşaklık, çoğu zaman katı kalpleri bile yumuşatır, doğru yola meylettirir. Birbirinden nefret eden gönülleri bile yakınlaştırır, kaynaştırır ve birleştirir. Güzel nasihatle alakalı şu iki noktaya dikkat etmekte fayda vardır:
Mehmet Şenlik
- a)Davetçi kişi, muhatabını sadece mantıki ikna metotlarıyla değil, aynı zamanda duygularını cezbederek de inandırmaya çalışmalıdır. Sadece sapıklık ve kötülüklerin yasak olduğu hususlar üzerinde durmamalı, aynı zamanda insan doğasında var olan kötülük aleyhtarı tutumu, karşısındaki insanda uyandırmaya çalışmalıdır. Bu kötülüklerin sonuçlarıyla da muhatabını uyarmalıdır. Bunun yanı sıra hidayetin ve iyi amellerin mükemmel ve doğru olduğunu mantıken kabul ettirmeye çalışmakla kalmayıp aynı zamanda onu sevdirmeye çalışmalıdır.
- b)Nasihat, karşıdakinin mutluluğu ve refahını düşündüğünü gösterir bir tarzda olmalıdır. Öğüt veren kişi karşısındakini küçük gördüğünü veya kendi üstünlüğü ile övündüğünü gösterecek bir davranıştan kesinlikle uzak durmalıdır. Muhatap, öğüt verenin kendisini düzeltmeye ve mutluluğa ulaştırmaya çabaladığını hissetmelidir.
Mehmet Şenlik