İnzar Dergisi İnzar Dergisi
E-dergi
Giriş Yap
İnzar Dergisi İnzar Dergisi
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Künye
    • Banka Hesapları
  • Abonelik
  • Sayılar
    • 237. SAYI
    • 239. SAYI
    • 240.SAYI
    • 241.SAYI
    • 242.SAYI
    • 247. SAYI
    • 248.SAYI
  • Konular
    • Öykü | Deneme
    • KİTAP
    • PORTRE
    • AİLE
    • EKONOMİ
    • Bilim | Sağlık | Teknoloji
    • MAKALE
    • GEZİ YAZISI
    • RÖPORTAJ
    • DENEME
    • ŞİİR
    • DİĞER YAZILAR
    • MİSAFİR YAZAR
  • Başyazı
  • Yazarlar
    • Faik Enes Demir
    • Zülküf Er
    • Özkan Yaman
    • Bildane Kurtaran
    • Hüseyin Şenlik
    • Furkan Aslan
    • Amir Ebu Amir
    • Mustafa Çamran
    • Mehmet Tahir Özsoy
    • Abdullah Tanrıverdi
    • Muhammed Şakir
    • Mehmet Baran
    • Mehmet Ziya Gümüş
    • DOÇ. DR. YUSUF AKÇAKOCA
    • Dr. Abdulgani YILDIRIM
    • Abdullah CAN
    • M. Salih Gönül
    • Mehmet Sait Özcan
    • Nurullah Titiz
    • MEHMET ZEKİ ERGİN
  • İletişim

Her uygarlık kendi uygarlığının katilidir

2020-07-16
DİĞER YAZILAR

Paylaş

Icon

Nasıl ki en iyi perdahlanmış demir bile paslanmaya uzak değilse, en medeni imparatorluklar da her zaman barbarlığa aynı ölçüde yakın olacaktır; metaller gibi milletlerin de sadece dış yüzeyleri parlar “Antoine DERİUAROL” (1753-1801) İnsanoğlu atalarının uygarlıklarına hep bağlılık duymuştur, yeniden doğmasını, gelişmesini, zenginleşmesini; büyüsüne, cömertliğine, yaratıcılığına kavuşup tüm insanlığın bir kez daha gözlerini kamaştırmasını umutla bekler. Ama geçmiş başka nasıl betimlenebilir bunu bilmiyoruz. Hiç kimse atasının tarihinde kusur aramaz. Zalim de olsa zulümden iyilik çıkarıp gelecek nesillere atalarının zulmünü erkin gücü olarak cilalayıp anlatırlar.  İnsanlık tarihinde halkların birbirine olan kini 20. ve 21. yy. da olduğu kadar değildir. Dün görkemli yaratıcıların torunları, uygarlıklarının itibarını yükselteceklerine; çağdaşlarına Kordoba’nın, Granada’nın, Fas’ın İskenderiye’nin, Sirte’nin, Bağdat’ın, Şam’ın ve Halep’in parlak devirlerini anlatacaklarına, emanetçisi oldukları mirasa layık olmadıklarını gösteriyorlar. Hatta uygarlıklarının aleyhinde olanları haklı çıkarmak istercesine o uygarlığa aşık olanların yüzünü sanki bilerek kızartıyorlar. Pek bilinmeyen bir Arap şairi 11. yy. da İspanya’nın Denia kentinde doğmuş Ebu’s Salt Ümeyye bin el Endülisi’nin katlanmış bir not kâğıdına yazdığı şiirde; Balçıktan yapılmışsam Tekmil dünya yurdumdur benim Tekmil mahluk da yakınlarım Bugün insanlık tarihinde anormallikler unutulmuş durumda. Hatta birçok kişi böyle bir şeyin bir zamanlar gerçekten var olduğuna inanmakta bile güçlük çekiyor çünkü insanlığın veya medeniyetlerin sanki başka bir galaksiden gelmiş gibi şaşalı bir tarih anlayışı var. Dolayısıyla her kavim kendi medeniyetinin cilacısı konumuna düşüyor. İnsanlık, geçmişi cilalamayı bırakmadığı müddetçe geçmişin hatalarını görme körlüğünü yaşamaya devam edeceğiz. Yaşadığımız bu körlük geçmişteki eksik, insani değerleri görmemizi hep engelleyecektir.
  1. yy’da insanlık muasır medeniyet ilerlemesinde aydınlık bir devrim yaşadığını ve teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı kadar hayatımızı yaşanmaz hale soktuğunu da bir türlü anlayamadık.
Geçmiş medeniyet temsilcileri teknoloji devrimi ile birbirlerini köle efendi konumuna sokarak dünyayı yaşanmaz bir hale getirdiler. Nükleer silahlanma öyle bir yarış başlattı ki insanlık savaşmadan yakınlaşmayı bir türlü beceremedi. Savaş araç ve gereçlerinin gelişimindeki teknolojiye imza atıldıkça insanlık kendinden o kadar uzaklaştı. 20. yy. medeniyetinden önce insanlık tarihinde teknoloji insan hayatını bu kadar kolaylaştırmamasına rağmen insan ve insan medeniyeti bir birine daha yakındı. İnsanlık tarihi insanın ürününün kalıntılarından okunur. Hiçbir medeniyet bir bütün halinde geleceğe miras kalmamıştır. İnsanlık ne zaman insani olan duygu ve düşüncelerinden merhametinden sıyrılıp zalimleşmişse kendisini dünyanın tek hâkimi görmeye başladığında Allah, zalimleşen, haddini aşıp firavunlaşan insana acizliğini göstermek için insanlığı çeşitli bela ve musibetlerle imtihana tabi tutar ve bu dünyanın tek hâkimi olduğunu sanan insan müsveddelerine acizliğini, güçsüzlüğünü gösterip görünmez mikroplarla diz çöktürür. 21.yy. insan onurunu ve merhametini çoktan öldürmüştü. Kimyasal silahlanma yarışı ve bu gücü elinde bulunduranlar insanlığı efendiler ve köleler diye iki sınıfa ayırmıştı. Gücü elinde bulunduranlar efendiler, yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip oldukları halde işletemeyen ve teknolojik güce sahip olmayanlar da köle olarak sınıflandırılmıştı. Bir zorba dünya yaratılmaya çalışılmış. Efendiler doymuyor ve yedikçe yemek istiyor. Firavunları bile aratacak yönetimleri dünya medeniyetini köleleşmiş bir insanlık topluluğunu öldürdükçe öldürüp elinde ne var ne yok hepsine sahip olmak isteyen milenyum medeniyetini kuruyorlar. Tarih geçmişin aynasını en iyi yapan aynalardan oluşmasına rağmen nefsini ilahlaştırmış bu azgın efendiler geçmişteki insanlığın nelerle imtihan edildiğini çoktan unutmuşlar, hatta bu dünya artık onları doyurmadığı için kendilerine dünyanın dışında yeni yaşam alanları bulmanın gayretine kapıldılar. Onlar kendi hesaplarının dışında yaratıcı olan Allah’ın bir hesabının var olduğunu bir türlü akledemiyorlardı. Ta ki Çin’de patlak verip dünyayı kasıp kavuran Covid 19 virüsü ortaya çıkana kadar. Bu virüs mikroskopla dahi görülmesi zor olan canlı bir varlık olmasına rağmen dünyanın süper güç devletlerinin kâğıttan yapılmış maket medeniyetler olduğunu gözler önüne sermiş oldu. Kimyasal silahlarıyla yaşadığımız dünyayı kaç kez yok edecek silah gücüne sahip olmasına rağmen ayrıca İslam coğrafyasına 200 yıldır silahlarıyla ölüm kusan bu despotik kimyasal firavunlar bu virüsle diz çöktürülmüşlerdir. Tarihte her imtihanın bitimiyle birlikte toplumda siyasal sonuçlarıyla birlikte sosyolojik ve psikolojik etkileri insanlığın nasıl bir yıkıma ve enkaza terk edildiğini yine geçmiş ümmetlerin yaşantısıyla öğrenmiş oluyoruz. Allah insanlığı ne zaman bir bela ve musibetle imtihan etmiş olursa olsun, bu bela ve musibet insanlığın fıtrat inancını veya itikadını iki sınıfta konumlandırmıştır. Bir kısmının imanı artarken, hatalarından ders çıkarıp insanlık için güzel işler yapmaya koyulurlar. Bir kısmının da azgınlıklarını artırmış, onlar da yeryüzünde bozgunculuğu devam ettirerek kendi kıyametlerinin kopmasına sebep olup yok olup gitmişlerdir. Selam ve dua ile…
inzar

Paylaş

Son Eklenenler

2023-11-23 DİĞER YAZILAR

KUDÜS MESELESİ IRKİ DEĞİL AKİDEVİDİR

[...]
2023-11-22 DİĞER YAZILAR

KUDÜS DAVASI ALELADE BİR DAVA DEĞİLDİR

[...]
2023-09-22 DİĞER YAZILAR

Şeytan’ın Saptırma Hırsı

[...]
İnzar Dergisi

Aylık İlim Ve Kültür Dergisi

Menü
  • Kurumsal
  • Abonelik
  • Sayılar
  • Konular
  • Başyazı
  • Yazarlar
  • İletişim
Konular
  • MAKALE
  • DENEME
  • ŞİİR
  • DİĞER YAZILAR
  • MİSAFİR YAZAR
İletişim
  • Göztepe Mah. Mahmutbey Cad. İstoç Oto Ticaret Merkezi 3. Cadde N Blok No:6/103 Bağcılar/İstanbul
  • (0212) 562 60 06
  • inzardergisi@inzardergisi.com

© Tüm Hakları Saklıdır | İNS AJANS