Josip Broz Tito, 1974’te yeni bir anayasa hazırlar. Bu anayasa ile yönetim din üzerindeki kontrolünü kısmen hafifletir. Din üzerindeki kontrol ve baskıların kısmen hafiflemesi Müslümanları harekete geçirir ve Bosnalı Müslümanlar, bazı geleneksel İslami kurumlara yeniden işlevsellik kazandırır. Bazı cami ve medreseler yeniden açılarak İslami çalışmalara zemin hazırlar. Dini kurumların yeniden devreye girmesiyle Müslümanlar arasında yakınlaşmalar ve önemli uzlaşılar sağlanır. Tito, 1980’de ölür. Tito, 50 yıllık iktidarı döneminde baskıcı ve merkeziyetçi politikalar izlemez. Oluşturduğu bu politika ile Yugoslavya’da büyük oranda huzur ortamını sağlar. Yugoslavya’da şartlar daha da ağırlaşır. Federasyon Cumhurbaşkanlığı konusunda bir anlaşmazlık ortaya çıkar. Altı federal eyaletin her birinin Cumhurbaşkanının sırayla bir yıl federasyon Cumhurbaşkanlığı yapması şartıyla anlaşma sağlanır. Çünkü federal eyaletlerde yönetime geçmek isteyenler siyasal partiler vasıtasıyla faaliyetler yürütebiliyordu. Bu gelişmeyle ülkede nisbi bir rahatlama ve yumuşama sürecine girilir ve özgürlükler konusunda kısmi bir genişleme olur. Ama bu durum, uzun sürmez. Yugoslavya birliği kısa bir süre sonra dağılır. Sırplar yönetimi ele geçirdiğinde “Tüm uluslar eşittir.” sloganı, yerini “Tüm Sırplar tek çatı altında” sloganına bırakır. Böylece Yugoslavya'da aşırı milliyetçi söylemler yeniden ortaya çıkar ve ceza kanununa "ifade suçu" eklenir.
Aliya İzetbegoviç'in oğlu bu ılımlı ortamdan yararlanarak babasının makalelerini bir kitapta toparlar ve bu makaleleri 1983'te İslami Manifesto adıyla yayınlar. Bu çalışma, İzetbegoviç’in daha önce 1970’te benzer bir adla yayımlanan İslam Deklarasyonu kitabı gibi beklenenin üzerinde geniş çapta bir yankı uyandırır ve beklenmeyen bir etki oluşturur. Hâkim sistem bu gelişmeye tahammül edemez, Aliya İzetbegoviç’i Avrupa'nın ortasında radikal İslami bir cumhuriyet kurmak için faaliyet yürütmekle suçlar ve 1983’te tekrar tutuklanır. "Saraybosna Süreci" olarak tarihe geçen dava süreci başlar. Aliya, bu yargılama ve tutuklama da tek başına değildir. Onunla beraber birçok Müslüman aydın yasal düzeni yıkmak amacıyla örgüt kurmaktan yargılanarak hapse mahkûm edilir. Aliya İzzetbegoviç, yargılanan kişilerin bazılarını ilk kez bu yargılama esnasında görür; ama bu kişilerin de içine dâhil edildiği örgüt lideri olarak itham edilir.
Kurt kuzuyu yemeye niyetli olduğu için sonuç bellidir. Aynı senaryo, birçok ülkede Müslüman öncüler ve İslami çalışmalar için temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp devreye sokuldu ve hala sokuluyor. On dört yıl hapse mahkûm edilen Aliya İzzetbegoviç Foça Hapishanesi’ne konur. Aliya'nın bu mahkûmiyet kararı, "İslam Deklarasyonu" isimli kitabındaki ifadelerine dayandırılır.
Aliya’nın dar bir alanda haykırdığı bir hakikati mecrasında boğmaya çalışanların hevesi kursağında kalır. Onların duyulmasını istemediği hakikat, bütün Bosna’da duyulur ve tesirini gösterir. Bu mahkûmiyet, Bosnalı Müslümanları tetikler ve İslami Manifesto adlı kitap muhtelif yollarla temin edilir. Kitabın yazarı, bu kitaptan dolayı hapiste olduğu için kitap okuyanların ruhunu sarıp sarmalar ve gönüllerini kuşatan bir daire şeklinde yayılır. Bu haksız yargılama ve tutuklama zahiren zulüm olsa da hakikat noktasında tebliğ halkasının yayılmasını ve hapiste daha sonra başlayacak siyasal bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin çekirdek kadrosunun oluşmasını sağlayan bir güzellik olur. Bu çekirdek kadroda Aliya İzzetbegoviç’le beraber Ömer ve Salih Behmen, Hasan Čengić, İsmet Kasumagić, Džemaludin Latić, Mustafa Spahić, Edhem Bičakčić, Husein Živalj, Derviš Đurđević, Melika Salihbegović ve Đula Bičakčić gibi isimler yer alır.
Yönetim, hapishanenin dördüncü yılında -1987- Aliya İzzetbegoviç’e bir teklif sunar. Bu teklif pişmanlık duyup af dilemesi ve bir daha siyasî faaliyetlere dönmemeye söz vermesi halinde serbest bırakılacağına dairdi. Aliya İzzetbegoviç, her izzetli Müslüman ve onurlu İslam öncüsü gibi bu çirkin ve zillet içeren teklifi reddeder. Aliya, bu ikinci cezaevi sürecinde yazmayı sürdürür ve Özgürlüğe Kaçışım - Zindandan Notlar: 1983-1988 isimli eserini tamamlar. Daha sonra Yargıtay kararıyla Aliya’nın hapis cezası 11 yıla indirilir. Komünist dünyanın dağılmaya yüz tuttuğu, rejimlerin miadını doldurduğu bir süreçte bazı ülkelerin baskısı sonucu Aliya İzzetbegoviç, 25 Kasım 1988’de serbest bırakılır.
Aliya İzzetbegoviç, hapishaneden çıkınca kendisini bekleyen sorumluluğun farkındadır. Tahliyesine doğru giden süreçteki siyasi gelişmelerin farkında olan ve süreci bire bir takip eden Aliya, toplumsal liderliğe hazırdı. Genç Müslümanlar hareketinden inandığı ve güvendiği arkadaşlarıyla birlikte Mart 1990’da Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA) kurar. Yugoslavya’da Müslümanların etkin bulunduğu bölgelerde örgütlemeye başlar... (Devam edecek)
İbrahim Dağılma
İbrahim Dağılma