İnzar Dergisi İnzar Dergisi
E-dergi
Giriş Yap
İnzar Dergisi İnzar Dergisi
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Künye
    • Banka Hesapları
  • Abonelik
  • Sayılar
    • 237. SAYI
    • 239. SAYI
    • 240.SAYI
    • 241.SAYI
    • 242.SAYI
    • 247. SAYI
    • 248.SAYI
    • 253.SAYI
  • Konular
    • Öykü | Deneme
    • KİTAP
    • PORTRE
    • AİLE
    • EKONOMİ
    • Bilim | Sağlık | Teknoloji
    • MAKALE
    • GEZİ YAZISI
    • RÖPORTAJ
    • DENEME
    • ŞİİR
    • DİĞER YAZILAR
    • MİSAFİR YAZAR
  • Başyazı
  • Yazarlar
    • Faik Enes Demir
    • Zülküf Er
    • Özkan Yaman
    • Bildane Kurtaran
    • Hüseyin Şenlik
    • Furkan Aslan
    • Mehmet Tahir Özsoy
    • Abdullah Tanrıverdi
    • Muhammed Şakir
    • Mehmet Baran
    • Mehmet Ziya Gümüş
    • Dr. Abdulgani YILDIRIM
    • Abdullah CAN
    • M. Salih Gönül
    • Mehmet Sait Özcan
    • Nurullah Titiz
    • Mehmet Zeki Ergin
  • İletişim

Allah’ın Aslanı Hz. Hamza (RA) - 1

2013-12-19
DİĞER YAZILAR

Paylaş

Icon

İmanın elde kor ateş olduğu, Allah’a isyanın alev alev yükseldiği, küfür karanlığının kalpleri katılaştırdığı şu ahir demde yürekleri ferahlatan bir esişe, gönülleri nurlandıran bir iklime ve basiretleri aydınlatıcı bir güzelliğe ne kadar hasretiz…
İmanın elde kor ateş olduğu, Allah’a isyanın alev alev yükseldiği, küfür karanlığının kalpleri katılaştırdığı şu ahir demde yürekleri ferahlatan bir esişe, gönülleri nurlandıran bir iklime ve basiretleri aydınlatıcı bir güzelliğe ne kadar hasretiz… Hâlbuki hasretliğimizi hakikat arenasında vuslata eriştiren bir sıcaklık, samimi bir kucaklayış uzak ve belirsiz değildir. “Gökteki yıldızlar” mesabesindeki seçkin ashap topluluğu manen önümüzde ve de yanı başımızda olup bize tebessüm edip durmaktadır. Saadet asrına özlem dolu bu seyahatimizde cesaret ve şecaatiyle bize kılavuzluk edecek bir şahsiyeti birlikte tanıyalım:

Hamza… Allah Resulü’nün amcası, akranı, sütkardeşi…
Hamza… Endam, kuvvet, heybet, onur ve üstün şahsiyeti ile Kureyş’in en şereflilerinden…
Hamza… Fil yılında Allah Resulü’nden üç ay önce dünyaya gözlerini açan mutlu insan…
Hamza… Abdulmutalib’in şefkatli kucağında, Ebu Talip’in himayesinde Hz. Muhammed’le birlikte büyüyen nasipli kişi…

Hamza… Allah Resulü Muhammed’le beraber büyüyen, onunla çocukluk günlerini yaşayan, emin arkadaşlığını sevgisiyle sürdüren seçkin dost…

Çocukluğu, gençliği Mekke’nin şirk ortamı ve cahil toplumundan uzak, çöllerde günah yükünden ve isyan kirinden azade geçti, Hamza’nın. O şehir gürültüsünden ırak, sessiz ve güzel kır ikliminde büyüdü.

Mazlumlara yardımı şiar edinen, Kâbe’yi tavafı ibadet bilen, selam vermeyi adet edinen ve sohbeti seven Hz. Hamza, cesur bir savaşçı, keskin bir nişancı, meşhur bir avcı ve şerefli bir insandı. Onun gençliği ile ilgili malumatlar oldukça azdır.

…

Hz. Muhammed(s.a.v), risaletini ilan etmiş, İslam’ı tebliğe başlamıştı. Bi’setin üzerinden iki yıl geçmiş, Hamza henüz Müslüman olmamıştı.

Hz. Muhammed’i çokça seven, çocukluk ve gençlik günlerinin muhabbet ikliminde onunla el ele dolaşan ve O’nun dürüstlüğünü, emin kişiliğini ve asla yalana teveccüh etmediğini bildiği halde Hamza hala neden Müslüman olmamıştı; yoksa İslam davetini işitmemiş miydi?

Durum hiç de öyle değildi. Hamza yeğeni Muhammed’e vahiy geldiğini ve O’nun insanları İslam dinine çağırdığını biliyordu. Oysa o, sürekli av peşinde koştuğu için ve kavmi ayrılığa düşmesin diye iman etmekten uzak durmuştu.

İslam nuru karanlığı mesken edinmiş yarasa ruhluları rahatsız etmişti. Çünkü şirk, küfür, fısk ve fücuru yol ve ahlak edinmiş kişiler zulüm, talan, yalanlarını orta yere dökecek hiçbir delil, burhan, ışık ve girişimi kabul etmezler. Onlar Hakk’ın aydınlığından nasiplenmemiş cehalet karanlıklarında ve imansızlık çukurlarında rezil ve zelil bir halde insanlık dışı işlerini yürütmek isterler. Ne zaman kara yüzlerini ve iğrenç simalarını ya da pislik ve çirkinlik dolu dünyalarını deşifre eden bir güzellik, adım ortaya çıksa hemen onu yok etmeye çalışırlar. Bu yönde gayret, mesai, zulüm ve hilelerini artırıp mazlum ve müminlere eziyet, işkence, iftira, sindirme, korkutmayı ilke edinirler.

Mekke’nin ekâbir kesimi Hz. Muhammed’e iman edenleri hak yoldan çevirmek için her yöntemi meşru sayıp vahşice ve dayanılmaz saldırılara giriştiler. İşkencelerini bazen tahammülü devre dışı bırakan seviyelere ulaştırdılar. Müminlere zulüm ve eziyeti gün aşırı sürdürdüler. Müminler artık bir çile ve musibet tandırında yanıp kavrulmaktaydı. Hz. Muhammed(s.a.v), iman edenlerin başına gelenleri görüyor, zalimane cürümlere şahit oluyordu. Bunlar, o şefkat ve merhamet dolu gönlünü hüzne bürüyor, müminler için Allah’tan yardım diliyor, O’na dua ediyordu. Onları sabırlı olmaya çağırıyor ve İlahi razılığa ulaşmakla müjdeliyordu.

Hz. Muhammed(s.a.v), Müslümanların saflarını sıklaştıracak ve kuvvetlendirecek (Hamza ve Ömer gibi) kişilerin İslam’a girmesi, hidayet şerbetinden içmesi için dua ediyordu. Allah Resulü’nün bu arzusu, duası icabet bulmuştu. Az bir müddet sonra Hamza, ardından Ömer Müslüman olmuştu. Hz. Hamza’nın hidayete ermesine vesile olan olay şöyle gelişmiştir.

Müşrikler, Hamza’nın yiğitliğini ve Muhammed’i ne kadar sevdiğini biliyordu. Onlar, Hz. Hamza’dan çekinir ve korkarlardı. Onu kızdıracak bir iş yapmaktan kaçınır ve buna dikkat ederlerdi. Bu sebeple Hz. Muhammed(s.a.v)’e kötü davranarak Hamza’nın hasım olarak karşılarına çıkmasını istemezlerdi.

Peygamberimiz(s.a.v), bir gün Safa Tepesi yakınlarında insanları İslam’a davet ediyordu. O esnada Ebu Cehil küfretmeye başladı. Hz. Muhammed’e eziyet ederek din-i mübine hakaret etti. Orada bulunan bir cariye- Abdullah bin Cudan’ın cariyesi- Ebu Cehil’in yaptıklarını görmüştü. Olanlar, onu üzmüş ve Hz. Hamza’nın yolunu gözlemeye başlamıştı. Av dönüşü Hz. Hamza’nın yolunu keser ve olanları bir bir Hz. Hamza’ya anlatır. Sevgili yeğeni Muhammed’e yapılanları öğrenen Hamza oldukça öfkelenir ve bu öfke haliyle Kâbe’ye doğru yol alır. Ebu Cehil’i Kâbe avlusunda oturur bir halde görür ve hemen yayını çıkarıp onun başına bütün şiddetiyle vurur. Bu darbenin etkisiyle Ebu Cehil’in başı yarılır. Hamza büyük bir öfkeyle:

“ Sen Muhammed’i kimsesiz biri mi sanıyorsun? İşte ben de onun dinini kabul ettim! İster sen, ister cesareti olan başka kim varsa gelin dövüşelim, haydi!” diye meydan okudu.

Müşrik lider Ebu Cehil, başı kanlar içinde zelil ve rezil bir hale düşmüştü. Yanında kavminden bazı gençler vardı. Bunlar asabiyet gururuyla Hamza’ya karşı koymak istediler. Ebu Cehil buna müsaade etmedi. Ebu Cehil sinsi ve olacakları tahmin eden biriydi. O Hamza’yı daha fazla kızdırmaktan korkuyordu. Çünkü Hamza Müslümanlığı kabul ederse, iman safları güçlenecek ve müşrikler müminlere rahatlıkla eziyet edemeyeceklerdi.

Kâbe’den ayrılan Hamza doğruca evine gider. Geceyi nefsi ve şeytanla mücadele ederek geçirir. Ertesi gün Hz. Muhammed(s.a.v)’in yanına giderek aklını meşgul eden her soruyu sorar ve mutmain edici cevaplar alınca Hamza’nın -iman noktasındaki- tereddütleri bir bir yok olur. Hamza da hemen huzur- u nebide şahadet getirip Müslüman olur. Hz. Hamza’nın İslam’ı bir hayat düsturu olarak benimsemesi Peygamberimizi çok sevindirir. Onun hidayeti iman safları için bir takviye, mümin gönüller için bir moral, İslami cephe için bir güç olur. Müşrikler ise bu durumdan rahatsız oldukları gibi artık Müslümanların aleyhindeki fütursuzluklarını gözden geçirme zorunda kalacaklarını bilip moralen çökerler.

Toplumda itibar ve nüfuz sahibi bir şahsiyetin ya da cesur ve zengin kişilerin desteklediği grup ve yapılar faaliyetlerini sürdürmede bir rahatlama yaşarlar. Müminler için ise “ Hakiki hami, koruyucu ve destek Allah(c.c)’tır.” Gerçeğinden hareketle bilinmelidir ki; imtihan dünyasında cari bir sünnetullah vardır. Haliyle mazlum ve çaresiz insanların kendileri ve çalışmaları için bir yardımcı, destek, himaye edici bulmaları bir açılımdır. Hz. Lut (a.s), dahi ahlaksızlıkta azan kavmimin cüretkâr şirretliğini görünce “ Allah’tan kendisine destek olacak ve onu koruyacak akrabalarının olmasını” istemiştir.

Ebu Lehep, Hz. Muhammed’e eziyeti, ona zorluk çıkarmayı, hakareti alışkanlık edinmişti. Necis, iğrenç ve ateş yakıtı olan bu adam İslam’a düşmanlığını fırsat buldukça gösteriyordu. Yine bir gün sırtında içi pislikle dolu bir torba taşırken Hz. Hamza’ya yakalanır. Hz. Hamza onun sırtındaki necaset dolu torbayı alıp başından aşağı döker. Bu olay karşısında iyice ürken müşrikler bir daha Hz. Muhammed(s.a.v)’e çirkince davranamadılar. Hamza’nın cesaret ve gözü pekliği müşriklerin tavşan yüreklerine bir korku fobisi olarak sinmişti. Bu sebeple değil Hamza’ya işkence yapmak, eziyet etmek ona en ufak bir ters bakış bile atmaktan çekiniyorlardı.

İslam güneşi Mekke’de gün be gün yükselip kalpleri iman aydınlığıyla ışıttıkça müşrik hazımsızlık arttıkça artıyordu. Kuduzlaşan şirk ehli eziyetlerini arttırdıkça artırmış, vahşet manzaralarında “ en aşağılık” vasfına uygunluklarını göstermişlerdi. Artık müminleri saran zulüm çemberi daraldıkça daralmış, onların hareket alanını azaltmıştı. Eziyet, ambargo, işkence, zulüm mümin yürekleri bunaltmıştı; lakin bu hal onların imanlarını sarsmamış, onları davaya bağlılık noktasında gevşetmemişti. Tam aksine onların bunalmışlığı imanları için bir açılım, ferec ve daha bilenmiş bir dönüş uğruna arayıştı. Bu arzunun zirveye çıktığı bir demde Medineli bir grup Müslüman olmuş; Hz. Muhammed(s.a.v)’e biat edip onu ve kendilerine muhacir olarak gelecek kardeşlerini kucaklamaya, müminleri her türlü saldırıdan koruma sözü vermişlerdi. Bu gelişme üzerine Hz. Peygamber(s.a.v), Müslümanlara Medine’ye hicret etmeleri için izin verdi. Müslümanların çoğu bu kutlu hicreti, Allah için her şeyden kopup İlahi rızayı tercihin nişanesi olan hicretlerini şartlara mucip gizli yaptılar. Hz. Hamza’nın hicreti ile ilgili olarak ise herhangi bir detaylı bilgi tarih kaynaklarımızda geçmemektedir.
Allah’a emanet olunuz!

( Önümüzdeki sayı devam edeceğiz.)

İbrahim Dağılma / İnzar Dergisi – Aralık (111. Sayı)
 

 


İbrahim Dağılma

Paylaş

Son Eklenenler

2023-11-23 DİĞER YAZILAR

KUDÜS MESELESİ IRKİ DEĞİL AKİDEVİDİR

[...]
2023-11-22 DİĞER YAZILAR

KUDÜS DAVASI ALELADE BİR DAVA DEĞİLDİR

[...]
2023-09-22 DİĞER YAZILAR

Şeytan’ın Saptırma Hırsı

[...]
İnzar Dergisi

Aylık İlim ve Kültür Dergisi

Menü
  • Kurumsal
  • Abonelik
  • Sayılar
  • Konular
  • Başyazı
  • Yazarlar
  • İletişim
Konular
  • MAKALE
  • DENEME
  • ŞİİR
  • DİĞER YAZILAR
  • MİSAFİR YAZAR
İletişim
  • Göztepe Mah. Mahmutbey Cad. İstoç Oto Ticaret Merkezi 3. Cadde N Blok No:6/103 Bağcılar/İstanbul
  • (0212) 562 60 06
  • inzardergisi@inzardergisi.com

© Tüm Hakları Saklıdır | İNS AJANS